Fransız karikatüristler ve Kafkasyalı gazeteciler  

Yeni yılın ilk büyük olayı 7 Ocakta Paris’te meydana geldi. Silahlı ve maskeli kişiler Fransız karikatür dergisi Charlie Hebdo’ya saldırı düzenledi. 12 kişi öldü, en az 10 kişi de yaralandı.

 

Trajedilerin çapını kıyaslayacak olursak, bu saldırının 2015’in başlangıcındaki en kanlı olay olduğunu söyleyebilir miyiz, bilemiyorum.

 

Örneğin, bugün Yemen’in başkentinde 50’den fazla kişi öldü.

 

Bir gün önce Irak’ta camiye yapılan saldırıda 20’nin üzerinde insan hayatını kaybetti.

 

Meseleye açıklık getirmek için sadece iki örnek…

 

Filistin, Suriye ve Ukrayna da daha iyi durumda değil.

 

Ancak dünya medyası bugün Paris olaylarını tartışıyor. Sosyal ağlarda “Paris” hashtag’i zirvede.

 

Küresel internet ağının Rusya şubesi bir süreliğine, ‘hainleri’ ve Ukrayna’yı unuttu. Bugün bu iki kampın ortak ‘şamar oğlanı’ var.

 

Sonuçta, karikatür dergisi Charlie Hebdo, Hz. Muhammed hakkında hakaret içerikli karikatürler yayınlamasıyla biliniyor. Saldırganlar görgü tanıklarının ifadesine göre, ‘Allahu Ekber’ diye bağırdı.

 

Bu arada, Fransız medya organları, öldürülen polislerden birinin adının Ahmet olduğunu açıkladı.

 

Ama mesele, herkesin yeniden İslam’ı ve Müslümanları karalaması falan değil. Bu mesele dinin kendisiyle yaşıt.

 

İslam’ın ilk temsilcisi ve üzerine ilk pislik atılan Hz. Muhammed idi.

 

Ancak ahlakıyla insanlığa, temsil ettiği dinin kan ve terör değil, barış ve iyilik olduğunu gösterdi, bugün bize aksini göstermeye çalışsalar da…

 

Her türlü hakaretle yazıp çizenler de yeryüzünde haksız yere kan akıtanlar da onun ahlakını anlayamaz.

 

Paris olayıyla ilgili bir başka noktanın daha altını çizmek istiyorum. Rusya’da gazetecilerin ‘ifade özgürlüğünü’ koruma adına nasıl da bir anda dayanışma içine girdiklerini gördük.

 

Bence, her bir gazeteci kendisine göre neyin ifade özgürlüğü neyin hakaret olduğunu kendisi belirlemeli.

 

‘Gazetecilik etiği’ mefhumunu kimse rafa kaldırmış değil. Ve madem herkes mizah dergisi çalışanlarının öldürülmesi nedeniyle hemfikir olmaya karar verdi, o zaman akla birçok soru geliyor.

 

Kafkasya’da meslektaşınız öldürüldüğünde dayanışmanız ve sert kaleminizle neredeydiniz? Yoksa problem, Hacimurad Kamalov, Ahmednabi Ahmednabiyev, Timur Kuaşev ve daha yarım düzine gazetecinin, hakaret içerikli karikatürler yerine, bitmeyen antiterör operasyonları, insan kaçırma ve işkence olayları, polis ve askerlerin keyfi hareketlerini yazmış olmaları mı?

 

Eğer Rusyalı gazeteciler de, Avrupalı meslektaşları gibi, ellerinde öldürülen Charlie Hebdo çalışanlarının portreleri olduğu halde farklı şehirlerde sokağa çıkabildikleri gibi bir dayanışma içinde olsaydı…

 

İşte o zaman güvenlik güçleri Abdulmalik Ahmedilov, Garun Kurbanov, Zagir Aruho ve diğerlerinin davalarıyla gerçekten ilgilenebilirdi. Katilleri bulunup kanunlar çerçevesinde cezalandırılabilirdi.

 

Belki ülkenin devlet başkanı, Fransa başkanının yaptığı gibi üç gün yas ilan edebilirdi.

 

Şimdilik elimizde ifade özgürlüğü için kahramanca ölen Fransız karikatüristler ve kimsenin işine yaramayan Kafkasyalı gazeteciler var.

 

Kaynak: Kavpolit

Çeviri: AjansKafkas

Beslan Uspanov