
Özgür Suriye’de Bayram
Kafkas Vakfı Yönetim Kurulu olarak 2025 yılında, bu sene, İstanbul Kafkas Sivil Toplum Kuruluşları ile ortak kurban organizasyonunu her sene olduğundan farklı Kafkasya’da değil de Suriye’de gerçekleştirme kararı almıştık. Suriye’ye gidecek ekip olarak Veysel abi, Muhammed Emin abi, ben ve Suriyeli Çerkeslerden alim mütefekkir Cevdet Sait’in torunu İbnirüşd abi olarak toplanmıştık. Hazırlıklarımızı yapmış kurban vekaletlerini de Muhammed Emin abi ile almıştık.
Uçak biletlerimiz hem aktarmalıydı hem de direkt Suriye’ye inecek şekilde değildi. Önce Lübnan’ın başkenti Beyrut’a inecek oradan da kara yolu ile Suriye’ye, Şam’a giriş yapacaktık.
4 Haziran günü ilk olarak bir arabada toplanarak ekip olarak İstanbul Sabiha Gökçen Havalimanı’na gittik. Buradan Ankara’ya kısa bir uçuş gerçekleştirecektik. Çok fazla eşya ile gitmemiştik. Direkt uçağa geçtik ve kısa bir uçuştan sonra Ankara Esenboğa Havalimanı’na iniş yaptık. Burada bekleme süremiz biraz vardı. Veysel abinin kendi işleri, İbnirüşd abinin kendi işleri vardı. Bekleme alanında herkes işleri halledebilsin diye kendimize yer bulmuştuk. Beklerken sosyal medyaya da bir iki içerik çekimi yaptık aslında…
Beyrut ve Suriye arasındaki sınır kapısı geceleri güvenlik nedeniyle kapanıyor. Biz bunu İbnirüşd abi sayesinde biliyorduk. Ankara’dan bineceğimiz uçağın saatini de ona göre ayarlamaya çalışmıştık. Tabii o akşam hesap edemediğimiz bir şey oldu. Uçağımız yaklaşık elli dakika kadar rötar yaptı. İşte bu bizi biraz endişelendirmişti. Saatinde kapıya yetişemezsek sabaha kadar Beyrut’ta beklemek zorundaydık. “Nasip, inşallah yetişiriz, vb.” sözlerle beklerken uçağımız nihayet geldi. Yaklaşık iki saat kadar bir uçuş gerçekleştirecektik ve sonrasında artık Orta Doğu…
Beyrut’a indik fakat saat bir hayli geçti. Sınır kapısına da havalimanından yolumuz var. Bir de şöyle bir şey var ki Beyrut’ta havalimanına Suriye plakalı araçların girişi yasakmış. Bizi alacak araç da Suriye plakalı… Havalimanından çıkışta bizi alacak abi bizi buldu, önce farklı bir araçla bahsettiğim Suriye plakalı araca geçtik. Asıl Suriye yolculuğumuz şimdi başlıyordu. Beyrut sokaklarında hızlı bir yolculuk yapıyorduk. Bir yandan arabada kısık sesli de olsa hepimizin duyduğunda Orta Doğu’yu anımsayacağı müzikler çalıyordu. Beyrut içinde seyir halinde iken arabanın camından gördüğüm görüntülerin bir kısmı bana yıllar önce gittiğim bir başka Orta Doğu ülkesi Ürdün’ü anımsatıyordu.
Saat geçti biz de biraz hızlı biraz da tehlikeli bir yolculuktan sonra sınır kapısına ulaştık. Sınır kapısı kapalı, pasaport kontrol noktası kapalıydı. Biz ümidi kaybettik derken bir aile geldi. Onlara kapıların kapalı olduğunu söylediğimizi anımsıyorum. Sonra benim oradaki dikkatim dağılmıştı ki bizi havalimanından alan abinin pasaport kontrol noktasının kapısından bize seslenmesi ile geri döndüm. Bir şekilde Lübnan polisini ikna etmişlerdi hem o sonradan gelen aile hem de biz sınırdan geçtik. Artık daha sakin bir araba yolculuğu ile Suriye’ye giriş yapmaya doğru ilerledik.
Suriye’de pasaport kontrolünden geçtik. Aslında Suriye’ye girdiğimizde bizi bir sessizlik aldı. Sanki hepimiz içinde farklı dünyalar yaşıyordu. Açıkçası ben içimde o zor günler sonrası özgür bir Suriye’ye adım atabildiğim için içimde birden çok duyguyu birden yaşıyordum. Gece geç saatlerde bize evini açan İbnirüşd abinin akrabalarının yanına ulaştık. Orada kısa bir süre oturduktan sonra ekip olarak kalacağımız eve geçtik.
5 Haziran Arife Günü sabahına uyandık. Bugün Golan Tepeleri’nin eteklerinde bulunan iki Kafkas köyünü ziyaret edecektik. Bunlardan biri de önemli mütefekkir Cevdet Sait’in kendi evinin bulunduğu Bi’r’ul Acem köyü. İbnirüşd abi de kendi büyüdüğü köye bizimle on üç yıl sonra ilk defa dönüyordu. Köyün girişinde bulunan Cevdet Sait’in evine girmek için önünde durduk, dışarıdan evin bir savaş geçirdiği gayet makul bir şekilde anlaşılıyordu. Ki köyde bu savaş izlerini taşımayan hiçbir yapı belki de yoktu. Evin içinde Cevdet Sait ve çocuklarının beraber kendi elleri ile çizip boyadıkları dünya haritası çok ilgimi çekmişti. Burada İbnirüşd abi bize dedesini ve evi hatırladıkları ile anlattı.
Köyün toplanma alanı gibi olan bir yerde köyün ileri gelenleri bizi bekliyordu. Zaman kaybetmeden onların yanına geçtik. Bizi bekleyen kişileri görünce hepimizde aynı düşünce oluştu: “Nasıl da birbirimize benziyoruz?” Hatta Veysel abi burada bir büyüğümüz ile sosyal medyada “Bizden simalar…” gibi bir paylaşım bile yapmıştı. Ben de Emin abiye -kendisi ile hem aynı köylü hem de yakın akraba olduğumuz için- bizim köydeki simalara çok benzediklerini söylemiştim. Bizi karşılamaları bizimle ilgilenmeleri bize burada yabancı olmadığımızı hissettiriyordu.
5 Haziran gününü aslında burada geçirdik. Cevdet Sait’in her cuma günü vaaz verdiği camide vakit namazı kıldırmak da burada nasip olmuştu. Bu gün içerisinde beni üzen aslında tek şey vardı. O da Suriye topraklarında iken israil askeri üslerinin çok net görebiliyor olmaktı. Ki bulundukları konum da Golan Tepeleri…
İşte 6 Haziran bayram sabahı… Belki günlerce dilimden düşmeyen bir şey için çok erkenden uyanmıştık. Aslında kısa bir kestirmiştik bu gece diyebiliriz. Bayram namazı için Emevî Cami’ye doğru yola çıktık. Evet, günlerdir dilimden düşmeyen detay bu. Bayram namazını burada kılmak. Emevî Cami’ye girdiğimizde tabii ki aynısı değildi ama Mekke’de Mecsid-i Haram’a girerken yaşadığım duyguların nerdeyse aynısını yaşıyordum. Kalabalık bir bayram namazı sonra Emevî’nin avlusu bayram şenliği ile kaplıydı. Biz de ekip olarak kendi aramızda burada, avluda, bayramlaştık. Tabii sonrasında saat 09.30’da başlayacak kurban kesimlerine yetişmemiz gerekiyordu.
Kurban kesim alanına gittiğimizde bize orada yardımcı olan derneğin yetkilileri ile tanıştık. Sonrasında kurban seçimleri ve kesimleri için ilk gün harekete geçtik. Vekaletlerimizi vermiş ve kurban kesimleri başlamıştı. Burada birkaç düşüncem var ama belki daha sonra bilahare farklı bir yazıda konuşulabilir.
Kesimler sonrası biraz dinlendikten sonra arife günü akşamı merkezlerini ziyaret ettiğimiz bizi çok iyi ağırlayan bir diğer Çerkes derneğinin Kutsiye bölgesinde yer alan çok da güzel olan bir diğer şubelerini ziyarete gittik. Burada bir Karaçay amca ile karşılaşmamız da beni mutlu eden detaylardan biri…
Suriye’de Eski Şam, Eski Şehir denen bölgeye gittiğimiz akşam da benim için önemliydi. Hem Eski Şam’ı beğenmiştim hem de Şam hakkında bazı düşünceler sahibi olmuştum. Ama Şam’a gidip Kasyun Dağı’na çıkamamak da bir o kadar üzmüştü. Tadilat çalışmaları nedeniyle çıkışı kapatmışlardı.
7 Haziran bayramın ikinci günü de sabah kahvaltısını kesim yerinde yapmamızla başlayarak hemen hemen birinci güne çok benzer bir şekilde devam etti. Günün ilerleyen saatlerinde ise Türkiye’ye dönüş için yine Beyrut’a doğru yola çıktık. Bu sefer sınırı geçmek geldiğimiz kadar kolay olmamıştı. Havalimanına gittikten sonra da Emin abi ile uçağımızı beklemek için bir hayli vaktimiz vardı.
Biraz da Suriye hakkında düşüncelerimden bahsetmek istiyorum. Suriye’de bulunmak çok farklı bir duyguydu. Savaş sonrası buradaki hemşerilerimize yardım ulaştırabilmek de aynı şekilde derinden hissedilen bir duyguydu. Aslında Suriye’deki zulüm bittiğinden bugüne gitmek istediğim bir yerdi. Bu Kurban Bayramı vesilesi ile hem gitmiş hem de hemşerilerimize yardımlar ulaştırmış ve dahi bayramı Suriye’de geçirmiş olmuştum. Suriye içinde gördüğüm içimizi yakan görüntüler de vardı tabii ki. Gerek Şam’ın içinde bulunan ve İbnirüşd abinin bizi götürüp gösterdiği mahallelerdeki yıkık dökük yapılar gerekse de Beyrut’a gider ortasından geçtiğimiz ama neredeyse sağlam bir binanın bulunmadığı Şam’ın Cobar bölgesiydi. Buraların içinde mecbur kalıp o yıkıklar içerisinde hayatını devam ettirmek zorunda kalanlar da vardı.
Suriye benim için belki de unutulmaz bir kurban organizasyonu olmuş hatta unutulmaz bir seyahat olmuştu. Hayatımda en önemli yerlere sahip olan bir bayram olmuştu. Suriye’den ayrılırken de hepimizin içinde bir burukluk vardı. Hepimiz aynı şeyi düşünüyorduk, “Suriye’ye tekrar gelmeliyiz!” ki bazı düşüncelerimiz vardı. Bunları zaten konuşmuştuk.
İnşallah tekrar bir Suriye yolculuğumuz gerçekleşir…
Son olarak Allah oradaki Müslümanların yardımcısı olsun ve kısa sürede toparlanmaları çok daha iyi bir hayat sürmelerini nasip etsin inşallah…