
Tarih, Kimlik ve Kayıp: Çerkes Soykırımı ve Sürgünü Üzerine Kısa Bir Giriş
Tarih, Kimlik ve Kayıp: Çerkes Soykırımı ve Sürgünü Üzerine Kısa Bir Giriş
Dünya üzerinde hemen her halkın tarihinde bir gün vardır, hafızadan silinmez. Çerkesler için o gün, 21 Mayıs’tır. Sadece bir tarih değil, bir haykırış, bir yas, bir yok oluşun yıldönümüdür. 21 Mayıs 1864, Çerkesya’nın son direniş mevzilerinin düştüğü, Karadeniz kıyılarının cenazeye döndüğü gündür.
Ama gerçek şudur ki bu felaket, tek bir güne sığmaz. 101 yıl süren bir savaşın, sistemli bir işgalin, kurumsallaşmış bir yok etme politikasının sonucudur. Ve bu nedenle 21 Mayıs sadece bir matem günü değil, aynı zamanda bir tarihî muhasebenin zorunlu adresidir.
Bir İmparatorluğun Genişleme Haritasında Çerkesya
1763 yılı, Rus Çarlığı için yeni bir stratejinin miladıdır. Hem Avrupa’da hem Orta Asya’da hem de Uzak Doğu’da toprak genişletme politikaları yürürlüğe girmiştir. Bu genişlemenin güney ayağı ise Kafkasya’dır. O yıl inşa edilen Mozdok Kalesi, Çerkes topraklarına saplanan ilk hançerdi.
Ardından Kabardey’e bir “pristavlık” yani polis komiserliği gönderildi. Kabardey prensleri bu hukuksuz işgale karşı Petersburg’a delegasyon yolladı. Talepler reddedildi. Çıkan isyan bastırıldı. Ve bu sadece bir başlangıçtı.
(Franz Rubo – Çerkes Akını)
1774 tarihli Küçük Kaynarca Antlaşması sonrası Ruslar, Kuban ötesindeki toprakları sahiplendiklerini ilan ettiler. General Potemkin idaresinde Vladikavkaz’dan Azak’a dek uzanan yeni kaleler inşa edildi. Yekaterinogradskaya, Georgievskaya, Vladikavkazskaya gibi nice kaleyle birlikte işgal, Çerkesya’nın damarlarına aşılandı.
1785’te Kafkasya Valiliği kuruldu. İdil ve Volga Kazakları bölgeye yerleştirildi. Kolonizasyon artık sadece askeri değil, demografikti. Bu, etnik mühendisliğin bir devlet politikası hâline geldiği andı.
Yermolov: Bir Adın Yarattığı Dehşet
Ancak asıl kırılma, General Aleksey Yermolov’un gelişiyle yaşandı. Yermolov’un yöntemleri yalnızca askeri değil, insanlık dışıydı. İngiliz seyyah Baddeley, onun stratejisini “ekinlerin yakılması, köylerin yağmalanması, erkeklerin kılıçtan geçirilmesi ve kadınlara tecavüz” olarak özetler.
1818’de yaşanan Tram Köyü vakası bu zihniyetin özetidir. Beş Çerkes, bir Rus garnizonuna saldırır ve köye sığınır. Köy halkı, Çerkes xabzesi (töresi) gereği onları teslim etmeyi reddeder. Yermolov, tüm köyü ateşe verir. O günlerde doğan ghıbze yani ağıt, hâlâ dillerde: “Tram i Karabatır”.
Yermolov’un izinden giden Albay Kotsyrev ise, karşısına çıkan her aulu yok etmiş, sivilleri süngüyle katletmiştir. O denli sistematik bir şiddet ki, Birleşmiş Milletler’in soykırım tanımındaki beş kriterin tamamı bu döneme birebir uyar.
Kabardey’den Batı Çerkesya’ya: Bir Boşaltma Planı
Yalnızca bireyler değil, toplumun tamamı hedefteydi. Kabardey nüfusu 1790’larda 300.000 civarındayken, 1820’lere gelindiğinde yalnızca 30.000 kişi hayattaydı. 60’tan fazla köy Kuban Nehri ötesine göç etmek zorunda kaldı. Kazaklar, boşalan köylere yerleştirildi. Kabardey’in teslim oluşu 1822’de, Rus kontrolünün tamamlanışı ise 1826’da gerçekleşti.
Batı Çerkesya da farklı değildi. Abzeh, Şapsığ, Natuhay ve Ubıh kabileleri 1834’te ittifak kurdu. 1835’te yayımlanan Çerkes Bağımsızlık Beyannamesi, Çerkeslerin hiçbir zaman Rus tebaası olmadığını ilan etti. “Adıge Nıp” bayrağının 12 yıldızı ve 3 oku bu dönemde resmiyet kazandı. 1841’de ise temsilcilerle Birlik Sözleşmesi imzalandı.
Ancak Çarlık devletinin cevabı her zamanki gibiydi: daha fazla şiddet. 1840’ta oluşturulan Sağ Kanat Kafkas Hattı’nın başına General Zass getirildi. Zass ve General Velyaminov, ekinleri yaktı, halkı aç bıraktı, kıtlığı silah hâline getirdi.

1864: Felaketin Zirvesi
Rus yazar Tikhomirov, 1863 yılını şöyle anlatır: “Zulümden başka kelime bulamıyorum. Tifüs ve hastalıktan sinek gibi ölüyorlardı. -20 derecede aç ve evsiz dolanıyorlardı.”
1857’de General Milyutin, Çerkesleri Don bölgesine sürmeyi önerdi. Ardından General Yevdokimov devreye girdi. Çözüm onlara göre basitti: Çerkesleri Osmanlı topraklarına sürmek. Ve bu plan Çar II. Aleksandr tarafından onaylandı. Bu görüşmenin ardından geçen ilk günlerde 4000 Besleney Çerkesi Karadeniz’e sürüldü.
1861’deki son görüşmeler de başarısızlıkla sonuçlandı. 1864’te Şapsığ ve Ubıh Çerkesleri’nin son direniş mevzisi olan Atkuac düştü. Aynı yerde, Ruslar “Krasnaya Polyana” adını verdikleri meydanda zafer töreni düzenlediler. Çerkes halkı içinse o alan bir mezarlıktı. Batı Çerkesya’daki nüfusun da soykırım ve sürgüne uğramasıyla Çerkesler 1.5-2 milyon insanını kaybettiler. Bugün Çerkesya’nın günümüzde bölgedeki idari birimleri olan “Krasnodarskiy Kray, Stavropolskiy Kray, Karaçay-Çerkes Cumhuriyeti ve Adıge Cumhuriyeti”nde Çerkesler azınlık durumundadır.
Çerkesya’dan Anadolu sahasına göçler. (Anadolu haricinde Balkanlar’a ve oradan Orta Doğu’ya sürülenler haritada belirtilmemiştir.)
Hafıza Direniştir
Soykırım ve sürgün neticesinde hayatta kalan Çerkesler, Balkanlara ve Ortadoğu’ya savruldular. Kimliklerini, dillerini ve kültürlerini yaşatmaya çalışarak var olma mücadelesi verdiler. Bugün 21 Mayıs’lar sadece birer yas günü değil; hafızanın diri tutulduğu, hakikatin unutulmadığı ve adaletin talep edildiği günlerdir.
Çerkes soykırımı ve sürgününün dünya kamuoyunca tanınması yalnızca vicdani bir sorumluluk değil; aynı zamanda tarihsel ve hukuki bir gerçeğin kabulüdür. Anavatanda ve diasporada doğan her ağıt, her ghibze, geçmişin bizlere yüklediği bir sorumluluğu hatırlatır: Sessiz kalmamak. Çünkü hafıza bir direniştir. Ve unutanlar, yalnızca geçmişi değil, geleceği de kaybeder.
Her yıl 21 Mayıs’ta Çerkes Soykırımı ve Sürgünü anısında saygı ve yas töreni gerçekleştirilen “Hayat Ağacı”. Çerkesce: Псэ Жыг
Nalçik/ Kabardey-Balkar Cumhuriyeti