Kafkasya Emirliği: Efsane mi, gerçek mi?

Ekim 1999’da başlayan ikinci Çeçenya savaşı baştan beri İslam’ın yeşil rengini yansıtıyordu. Ona aynı yılın eylül-ağustosunda Dağıstan dağlarında radikal Müslümanların cihadı doğrudan öncülük etti.

Ve ikinci Çeçen savaşının ilk yıllarında her ne kadar tanınmamış laik Çeçen-İçkerya Cumhuriyeti var olmaya devam ettiyse de, oldukça hızlı şekilde faaliyetlerine Müslüman tonunda renk vermeye başladı. 22 Temmuz 2002’de gerçekleşen Çeçen-İçkerya Devlet Savunma Komitesi toplantısı bu değişiklikleri sağlamlaştırdı. O toplantıda doğu, batı ve kuzey olmak üzere üç cephedeki tüm askeri operasyonların komutanlığına Şamil Basayev atandı. Çeçen-İçkerya Cumhuriyeti devlet başkanı yardımcısı olarak da Argun şehri cemaat başkanı ve Çeçen-İçkerya Cumhuriyeti Devlet Başkanı Aslan Mashadov’un dini meseleler danışmanı Abdulhalim Sadullayev atandı (Laurent Vinatier-Guerre en Tchétchénie, exil et diaspora -thèse de doctorat-. Paris, 2008, p. 51).
9 Temmuz 2006 gecesi (Rusya istihbaratının operasyonu veya patlayıcılarla ilgili dikkatsizliği yüzünden) ölen Şamil Basayev açıklanamayan şartlarda, terör niteliğinin açıkça belirgin olduğu 2002 yazından itibaren Çeçen-İçkerya Cumhuriyeti askeri faaliyetlerinin gerçek lideri oldu. 2002 Ekim sonu Moskova Nord-Ost tiyatro baskını, 2004 Eylül başı Beslan okul eylemi, daha az bilinen ancak daha az trajik olmayan 24 Ağustos 2004 gecesi Moskova havaalanından Domodedov’a giden yolcu uçağındaki patlamalar Basayev’in adıyla bağlantılı.
Benim düşünceme göre, Basayev’in kendisi radikal Müslüman-fanatik değildi, ama taktik nedenlerden ötürü, 11 Eylül 2001’de oluşan, kendi askeri operasyonlarının baş finansal kaynağı olan radikal-Müslüman uluslararası topluma katılmaya karar verdi.
 
Aslan Mashadov 2002-2005’de laik Çeçen-İçkerya Cumhuriyeti’nin son, kısmen hayali sembolü oldu. Bu dönemde o artık, etkinliğin çoğunluğunun radikal Müslümanların eline geçtiği Çeçen direnişini fiili olarak kontrol etmiyordu. Onun 8 Mart 2005’de federal güçlerce düzenlenen özel bir operasyon sonrasında ölmesi, Çeçen direnişinin İslamileşmesi ve radikalleşmesini güçlendirdi. Çeçen-İçkerya Cumhuriyeti’nin yeni devlet başkanı Abdulhalim Sadullayev oldu. Kısa süren etkinlik döneminde o genel olarak manevi-aydınlanma çalışmaları ile ilgilendi ve direniş taraftarları için aktif olarak hareket eden bir siyasetçiden çok ahlaki otorite oldu. Çeçenya halkı onu genç şeyh olarak kabul etti, emirlik söylentileri ve Sadullayev’in emir olarak ilan edilmesi o zaman Çeçenya’da popüler idi. Ancak biz şimdi artık Sadullayev’in resmi olarak teokratik devlet kurulmasını kabul edip etmediğini öğrenemeyeceğiz, çünkü 17 Haziran 2006’da özel bir operasyonda öldü. Bunun ardından Çeçen-İçkerya Cumhuriyeti’nin yeni devlet başkanı, bu zaman kadar, Sadullayev’den bir aydan kısa süre sonra ölen Basayev’in yakın savaş arkadaşı Dokka Umarov oldu. Direniş hareketi 2006 yazına kadar ciddi şekilde zayıf düşürüldü, saha komutanlarının büyük çoğunluğu öldürüldü, sadece bir kaçı ülke dışına çıkabildi. Bunun etkisiyle direniş hareketinde nesil değişikliği oldu. Saflara katılan gençler, Kuzey Kafkasya’da ‘Vahhabizm’ olarak meşhur olan radikal Müslümanlığa meyilli idi. Çeçenya’da direniş safları fark edilecek şekilde azalmıştı; Halk kan akmasından ve federal güçlere perspektifsiz direnişten yorulmuştu. Bunun dışında Çeçenlerin çoğu, yerel kültürde derin kökleri olan Sufi geleneğinin takipçileri, Kuzey Kafkasya ‘Vahhabileri’ ise temiz İslam’dan uzaklaşma gördükleri Sufizm’in yok edilmesini istiyor. Bununla birlikte direniş hareketi, radikal Müslümanların az sayılı da olsa, disipline ve iyi organize olmuş olan askeri cemaatleri tarafından ciddi destek aldı.

Bu tür cemaatler komşu Kuzey Kafkasya cumhuriyetlerinde de ortaya çıkmaya başladı ve hareketin Çeçen merkezinin yerini belirli derecede sağlamlaştırdı. Açıkçası askeri cemaatler tamamıyla, 2000’de en fazla tanınan ve açık ideologu Dağıstan Devlet Üniversitesi yüksek lisans öğrencisi Yasin Rasulov olan ‘politik İslam’ diye adlandırılan oluşuma dahil olmaya başladı.
Onun düşüncesine göre, şeriatın kurulması, Kadarski şeriat bölgesi (Dağıstan’daki Karamahi ve Çabanmahi ‘vahhabi’ toplulukları-M.P.) ve ‘Vahhabizme’ karşı bugünkü yönetimin tepeleme operasyonlarının yok edilmesi amacıyla  Dağıstan bölgesine ‘Kafkasya İslam Ordusu’ ile (Ağustos-Eylül 1999 cihadı-M.P.) saldırılması, Rusya yönetimi ve Kuzey Kafkasya’daki muhalif silahlı İslam arasındaki tarihi geleneğin devamıdır.
Yasin Rasulov “Resmi, sadık din adamlarının yönetim ve içişleri bakanlığı güçleri ile işbirliği, yeni Rusya tarafından devam ettirilen bu gelenek çerçevesinde mantıklı ve doğal bir olaydır” düşüncesinde. (Dağıstan, Çernovik gazetesinden alıntı.)

Yasin Rasulov 10 Nisan 2006’da Mahaçkale’de yerel içişleri tarafından düzenli olarak düzenlenen özel operasyonlardan birinde öldürüldü, ama onun fikirleri Kuzey Kafkasya’daki aynı düşünceli kişiler arasında genişçe yayıldı. Dokka Umarov, şüphesiz ideolog değil saha komutanı, ama Çeçen-İçkerya Cumhuriyeti’nin Kafkasya Emirliği ile değiştirilmesinin direniş saflarını genişletebileceği ve yeniden canlandırabilme özelliğinde olduğunu anladı, bunun dışında askeri harekatları komşu cumhuriyetlere götürme özelliğinde olduğunu fark etti, bundan dolayı da Ekim 2007’de Çeçen-İçkerya Cumhuriyeti devlet başkanlığını bıraktı ve kendisini Kafkasya direnişçileri emiri (baş komutanı), Cihat ve ayrıca mücahitlerin olduğu tüm bölgelerdeki tek yasal yönetimin lideri olarak ilan etti.
Kendi kendini ilan eden yeni devletin yapısına Rusya’nın bazı Kuzey Kafkasya cumhuriyetleri dahil edilmişti; Dağıstan, Çeçenya, İnguşetya, Stavropol ve Krasnodar Kray, Kuzey Oseyta, Kabardey-Balkar ve Karaçay-Çerkes bu ilandan sonra vilayet olarak adlandırılmaya başladı, örneğin Çeçenya Nohçiço vilayeti adını aldı. Direnişçilerin sitesi Chechenpres’in yazarlarından birinin düşüncesine göre, “Ebu Osman’ın (taraftarlarınca Dokka Umarov böyle adlandırılıyor-M. P. ) bu ifadelerinin tek amacı, tüm Kafkasya partizanlarını, etnik kimlik sloganlarına bağlı olmaksızın birleştirebilecek ve cihadı Kuzey Kafkasya’da inşa edecek, daha genel ve benzer mefhumlar oluşturmak, Umarov’un kendisi veya kendinden sonra gelecek kişinin tek lider olarak kabul edilmesini sağlamak.”

Bu, sanki resmi hikaye, ama aslında mesele, emirliğin ne kadar var olan gerçeği yansıttığı, radikal Müslüman sitelerin, örneğin Kavkaz Center’in aktif olarak propagandasını yaptığı bir sanal proje olup olmadığı. Bununla ilgili ne söylenebilir? Ramzan Kadirov’un son yıllardaki belirli başarılarına rağmen emirliğin en sağlam temeli Çeçenya’da bulunuyor. Çeçenya’nın dağlık bölgelerindeki köylerin bazıları önceden olduğu gibi, bugün ‘vahhabi’ ifadesine dönüşen Çeçen direnişinin kontrolünde. Bu bölgelerin yollarında mücahitler zaman zaman, kısa sürede kendi kontrol noktalarını oluşturuyorlar ve Kadirov yönetimi temsilcilerini ve onun güvenlik kurumu temsilcilerini yakalıyorlar, resmi köy başkanlarının çoğu ise özellikle Caharkale’de olmak üzere saklanmak zorunda kalıyor. Emirliğin askeri aktivitesi son zamanlarda komşu İnguşetya’da daha fazla görülüyor, yolların iyi olduğu, nüfusun kalabalık olduğu ve büyük olmayan bu bölgede mücahitler kundaklama operasyonları düzenliyorlar ve ardından kolayca yerli halkın arasında dağılıyorlar. Ayrıca belirtmek gerekir ki, emirliğin Kafkasya cephesinin komutanı, yani Dokka Umarov’un yardımcısı şu anda daha çok ‘Magas’ takma adıyla tanınan İnguş Ahmed Yevloyev. Onun ifadesine göre, “bugün İnguşetya cemaatlerinin tümü, kendileriyle şu anda bu meselede çalışmaların yürütüldüğü birkaç küçük grup dışında Kafkasya Cephesi İnguş Bölgesi’ne girdiler”.
Dağıstan’da durum, emirlik faaliyetlerinin askeri anlamda çok fark edilir olmasa da Vahhabizmin halk arasında daha hızlı yayılması, galiba daha çok da gençler arasında yayılması açısından farklı. Dağıstan halkının yüksek derecedeki dindarlığı ve orada Sufi geleneğinin sağlamlığı göz önünde bulundurulursa, bu cumhuriyette zamanla vatan savaşına dönüşebilecek dini bir savaşın tüttüğünü söylemek tamamıyla mümkün.
Kuzey Kafkasya’nın diğer cumhuriyetlerinde (Kabardey-Balkar, Karaçay-Çerkes ve Kuzey Osetya) emirlik askeri cemaatlerinin burada aktivitesi fark edilmiyor, ama onlar oralarda da var. Emirliğin belirgin başarısı, Haziran 2008’de Buryat Cumhuriyeti’nden selefiliğin tanınmış yayıcısı Said Buryatski’nin tarafına geçmiş olması oldu.

Tanınmış gazeteci Yuliya Latinina bununla ilgili şöyle yazıyor: “Çeçenya’da bu yaz yeni direniş kahramanı ortaya çıktı. Adı Şeyh Said Buryatski. İslam’ı kabul eden bu genç Buryatlı Çeçen dağlarına çıktı. Buryatlı Che Guevara gibi, mücahit, enternasyonalist”.
Rusya Federasyon Konseyi analitik dergisi askeri veya savaşçı cemaatler hakkında şöyle yazıyor: “Onlar tarafından ilan edilen slogan (yönetimin yolsuzluğu ile mücadele) kesinlikle halk arasında karşılık buluyor. Savaşçı cemaatlerin demografik yapısı, çoğunluğu 1980 sonrası doğmuş, fakirlik ve işsizliğin hüküm sürdüğü bölgesinde kendi yerini bulamamış gençler, kazançlı tüm alanlar ise alışıldığı üzere, özellikle yerel yönetimlerle sağlam yolsuzluk ilişkileri bulunan daha büyük yaşlardaki insanların mülkiyetinde.” 
Yukarıda ifade edilenler özetlenecek olursa, tanınmamış Kafkasya Emirliği devletine kayıtlı askeri cemaatlerin hareketlerinin, mantıksal olarak radikal Müslümanların uluslar arası genel yapısına dahil olduğunu ve Rusya’nın bu bölgesinde uzun süreli istikrar bozucu bir faktör olduğunu söylemek mümkün. ÖZ/FT

Rusya Bilimler Akademisi (RAN) Doğu Bilimler Enstitüsü’nden tarihçi Mikhail Yureviç’in Caucausus Times için kaleme aldığı bu yazıyı Ajans Kafkas için Özlem Güngör Türkçeye çevirdi

 

 

 

 

 

Mikhail Yureviç Roşin