Dudayev’in mirası ve Kadirov sayıklamaları

Rus yanlısı Çeçen lider Ramzan Kadirov son yaptığı açıklamayla tekrar gündeme gelmeyi başardı. Aslında ne söylediğinin pek bir önemi yok, amacı bir şekilde gündeme gelmek, bunu da iyi başarıyor. Kişisel reklamı için nice Hollywood yıldızı ve diğer popüler insanlarla medyada defalarca boy gösterdi. Sanatçılar daha sonra onun kim olduğunu bilmediklerini söyleyip günah çıkarsalar bile olanlar bir şekilde oluyordu.

Peki son olarak Kadirov neler söyledi? Olaylar aslında 11 Aralık tarihinde Kocaeli’nin Körfez ilçesinde açılan Cevher Dudayev Parkı ile başladı. Açılış töreninde Kafkas ve Çeçen kökenli isimler geleneksel kıyafetleriyle boy gösterdiler. Organizasyona birçok resmi isim ve vatandaşlar da yoğun ilgi gösterdi. Bu durum hiç şüphesiz Dudayev’e olan derin saygı ve muhabbetin Türk milleti nazarında devam ettiğinin kanıtıydı.

Cevher Dudayev’in ismi Türkiye’de ilk defa bir yere verilmiyor. Şehadetinin ardından Türk milleti onun aziz hatırasına sahip çıkmak adına birçok park, cadde, sokak, tesis gibi halka açık noktalara Cevher Dudayev ismini silinmeyecek bir biçimde kazımıştır. Hatta birçok aile doğan çocuklarına Müslümanların kahramanları olarak gördükleri Kafkas liderlerinin ismini vermiştir. Bunlardan en popülerleri İmam Şamil ve Cevher Dudayev’dir.

Türk ve dünya kamuoyunun iyi hatırladığı biçimde, Dudayev barış yanlısı bir liderdi. Dudayev’in itidalli bağımsızlık çizgisi, Çeçen İçkerya Cumhuriyeti’nin seçimle iş başına gelen ilk Cumhurbaşkanı olmasına yol açmıştı. İslam dünyası ve Türkiye ile kurduğu ilişkiler, Kafkasya’nın tamamını etkileyebilecek gerçek bir liderin doğuşunu gösteriyordu. Ancak ne yazık ki Rusya tarafından gerçekleştirilen suikast sonucu 21 Nisan 1996 tarihinde şehit edildi.

Dudayev her zaman Türkiye ve Türk milletiyle olan ilişkileri önemsemişti. Türkiye’yi ziyaret edip siyasilerle temaslar geliştirmişti. Hatta onun çocukları bir dönem Türkiye’de yaşamış, buradaki okullara gitmişlerdi. Eşi de Türk kamuoyu tarafından uzun yıllar ilgiyle takip edildi, Alla Dudayeva anılarını kitaplaştırdı ve bu eser Türkiye’de binlerce kişi tarafından okundu. Özetlemek gerekirse Dudayev ve ailesi Türkiye ile her zaman iyi ilişkiler geliştirdiler.

Ramzan Kadirov ise tam tersi bir politika izliyor. Bu gayet bilinçli bir tercih. En ufak bir parka dahi Dudayev isminin verilmesine şiddetle karşı çıkıp Telegram hesabından yaptığı paylaşımda, PKK elebaşı Abdullah Öcalan’ın adını Grozni’deki sokaklara vermenin mantıklı bir karşılık olacağını ilan etti. Bununla hızını alamayan Kadirov, başka bir gün katıldığı toplantıda ise FETÖ elebaşı Fetullah Gülen isminin Çeçenya’daki parklara ve okullara verilmesi gerektiğini duyurdu.

Verdiği mesajlarda Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’ı da hedef alan Kadirov’un buna benzer açıklamaları ilk defa yaşanmıyor. Kadirov, 2015 yılında Türkiye-Rusya arasında yaşanan uçak krizinde de gayriciddi bir biçimde, üzerinde Putin tişörtüyle spor yaparken, Erdoğan ve Türkiye’ye karşı tehditler savurmuştu. Kadirov açık bir biçimde Rusya içi siyasi dengelere oynuyor. Stratejisi ise oldukça basit, o da kraldan çok kralcı olmak.

Öte yandan ise Ramzan Kadirov’un Türkiye Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan’a kendi kendine öfkelenmiş veya küsmüş olabileceği de ihtimaller arasında. Kadirov çok uzun bir süredir Erdoğan’dan randevu talep ediyor, fakat bunun şu an için gerçekleştiği söylenemez. Planladığı şey ise muhtemelen Erdoğan ile poz vermenin Müslümanlar nazarında popülaritesini güçlendireceğine dair duyduğu inanç. Bu hayali gerçekleşmediği için önüne çıkan fırsatlarda öfke patlaması yaşadığı açık.

Medyaya pek yansımasa bile, Cevher Dudayev Parkı’nın açılması Kadirov’dan önce, Rusya Dışişleri Bakanlığı Sözcüsü Mariya Zaharova’nın da dikkatini çekmişti. Zaharova yaptığı açıklamada, Cevher Dudayev’i aşırılık yanlısı, terörist, militan olarak tanımladı ve böyle bir açılışın Türkiye’de yapılmasını kınadı. Dolayısıyla bu durumda Kadirov’un yapmak istediği önüne gelen gündemle kendi ismini duyurmak. Kişisel siyasi hedefleri için Çeçenleri ve Türkiye’yi heyecanlı söylevlerine malzeme yapmaktan çekinmiyor.

Örneğin geçtiğimiz hafta meşhur Rus yönetmen Aleksandr Sokurov ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin arasındaki canlı yayın tartışmasında Sokurov, Kafkasya cumhuriyetlerini kastederek, “Rusya Federasyonu’nun içinde kalmak istemeyen toprakların serbest bırakılması” önerisinde bulunmuştu. Putin’e canlı yayında eleştiri getirebilme cesareti gösteren yönetmene ilk tepki yine Kadirov’dan gelmiş, kendilerinin asla Rusya’dan ayrılmayacaklarını ve Sokurov’a bölücülük suçlamasından soruşturulma başlatılmasını talep etmişti.

Peki sık sık gündeme gelen Kadirov kimdir? Ramzan Kadirov, seçimle iş başına gelen Çeçen İçkerya Cumhuriyeti Cumhurbaşkanı Aslan Mashadov görevdeyken, Rusya tarafından bölgeye atanan Ahmet Kadirov’un oğludur. Bunun dışında herhangi bir alanda eğitimi ve özelliği bulunmayan Ramzan Kadirov, baba Kadirov’un öldürülmesinin ardından onun koltuğuna oturtulmuştur. 2007 yılından günümüze kadar da Çeçenya’yı adeta kabile lideri gibi yönetiyor.

Şu an Çeçenya’da demokratik bir sistem yok, bu zamana kadar yapılan göstermelik seçimler tam anlamıyla tiyatro oyununa benziyor. Kadirov kendisine muhalif isimleri farklı ülkelere sığınsa bile sistematik olarak yok etti. Kadirov’un adamlarının cinayet, adam kaçırma, tehdit, şantaj, taciz, tecavüz gibi karıştığı birçok suç var. Bununla yetinmeyen Kadirov, muhalif isimlerin aileleri ve akrabalarına da hayatı zindan etti, belirlediği sülalelere karşı kan davası bile başlattı. Rejimin medya organı Grozni TV’de akıl almaz canlı yayınlara imza atıldı. Çeçen muhalifleri canlı yayına çıkaran Kadirov, herkesin gözü önünde onların yaşlı, kadın ve genç olmasına bakmaksızın küçük düşürücü ifadelerle aşağıladı.

Türkiye’yi teröristlere arka çıkmakla suçlayan Kadirov’un kendi halkına uyguladığı muamelenin terörizmden bir farkı var mıdır? Kafkas ve Çeçen kültüründe asla yeri olmayan bu kötü muameleler gerçekten yalnızca bir kabile devletinde yaşanabilirdi. Elbette bütün bu olaylar bütün Çeçenlerin zihnine kazınmış durumda. Gururlarına ve kişisel özgürlüklerine düşkün bir halka yapılan bu işler Rusya’da olası bir iktidar değişikliğinde Kadirov’un akıbetinin ne olacağını gayet açık bir biçimde gösteriyor.

Kadirov da bu gidişatı bildiğinden Vladimir Putin’den bile daha Putinci bir pozisyon almış durumda. Bu uğurda en riskli işlere girmekten çekinmiyor. Kendi halkını Rus lejyonerleri olarak Suriye ve Kırım’da sahaya sürdü. Bir ihtimal Putin’in bile gündeminde olmayan Rus muhalifleri kendi inisiyatifiyle tehdit etti ve gerekli gördüğünde onlara karşı şiddet uyguladı. Dolayısıyla özetle Kadirov siyasi ikbali için bütün riskleri bünyesinde biriktirmeye devam ediyor. Fakat bu durum onun geleceğe dönük hayallerini boşa çıkaracak gibi duruyor.