Kafkasya’nın kayıp hikayesi: Vardılar, şimdi yoklar

Caharkale/Ajans Kafkas – Görsel çalışmalarla insan hakları ihlallerine dikkati çekmeye çalışan WITNESS ile Rus insan hakları örgütü Memoril, Çeçenya başta olmak üzere Kuzey Kafkasya’daki kayıp vakalarına belgesel filmle dikkat çekti.

‘Kayıp hayatlar: Kuzey Kafkasya’da ortadan kaybolma ve cezadan muaf olma’ adlı belgesel filmin gösterimi için düzenlenen özel programda WITNESS’in Avrupa ve post-Sovyet ülkelerden sorumlu koordinatörü Violetta Krasnik, Çeçenya’da üç binden fazla insan halen kayıp olduğunu belirtip “Bu insanlar 1999’dan yani Vladimir Putin’in devlet başkanlığına gelişinden bu yana  yürütülen ‘antiterör operasyonu’ sürecinde ortadan kayboldu” dedi.

Kaçırılan, işkenceye ve yargısız infaza maruz kalanların ailelerinin sonuçsuz kalan hukuk zeminindeki arayışlarını konu edinen Kayıp Hayatlar şu görüntüyle başlıyor:

Çeçenya, 2000. Askerler tarafından mahvedilmiş caddelerin birinde kaybolanların anneleri, eşleri ve kız kardeşleri toplanmış. Ellerinde yakınlarının belgeleri, fotoğrafları, kayıp haberlerinin yer aldığı gazeteler var. Güvenlik birimi binasının girişinde bekleyenlerse ‘Onları serbest bırakın’ yazılı bir pankart taşıyor.

Filmde iki oğlu kaçırılmış yaşlı Çeçen kadını gözyaşları içinde gazetecilere hikayesini anlatıyor: " 28 Şubat gecesi saat 12’de aldılar. Gece maskeli kişiler baskına geldi ve onları alıp götürdü. O günden beri haklarında hiçbir bilgi yok."

Kimliği belirsiz yorgun bir başka kadın "Nereye başvurursak vuralım hiçbir şey elde edemiyoruz, ne yönetim organlarından, ne de sivil örgülerden… Vardılar ve yoklar. Öylesine kayboldular. İnsanların arkalarında hiçbir iz bırakmadan ortadan kaybolması olamaz" diyor.

Video görüntülerindeki tanıklıklara göre, ortadan kaybolma olaylarının birçoğunun suçlusu güvenlik çalışanları.

Bir Çeçen, 2001’de Hankala askeri üssü yakınlarında bulunan ceset kalıntıları arasında iki ay önce kaybolan erkek kardeşini teşhis ettiğini söylüyor. Daha düne kadar askerler kendisine erkek kardeşinin hayatta olduğunu, Hankala’da tutulduğunu ve kısa bir süre sonra serbest bırakacaklarını söyleyip kendisini avutmuşlar.

2000’de Caharkale’de federal güvenlik güçlerince kaçırılan öğretmen Alavdi Sadıkov, yaklaşık üç ay kimsenin tahmin edemediği bir yerde, başkentteki geçici polis şubesinin hücresinde tutulmuş. Sadıkov’a hücredeyken işkence edilmiş. Video görüntülerinde Sadokov’un sol kulağının kesildiği açıkça görülüyor. Alavdi bunu güvenlikçilerin yaptığını söylüyor. Alavdi titrek bir seslen devam ediyor: "İki kişi beni yere yatırdı. Kulağımı kesti ve sonra şöyle dedi: Sigara içip dönelim başını da keseceğiz. Ama onlar bir başkasına gittiler, Ahmed Tabsultanov ve Magomed Cebayev için. Onlar sabah artık yoktu. İşkenceler o kadar acımasızdı ki, hücrelerin duvarları kan içindeydi.”

Hücre duvarında ise 17.03.06 tarihinin altına biri şu not düşülmüş: "Neredeyim? Bana ne oldu? Sağ mıyım ölü müyüm?"

Violetta Krasnik ise kaçırma olaylarına karışanlar soruşturulmadığı için suçun Çeçenya sınırlarını da aşıp diğer Kafkas ülkelerine de taşındığını söylüyor. Belgeselde buna delil olarak Kuzey Osetya’da kaybolanlarla ilgili bilgiler yer alıyor.

Bir başkası şunları söylüyor: "Ben, kaçırılan Yandiyev Magomet Muratoviç’i kız kardeşiyim. 27 Mart 2006’da Magomed Vladikavkaz’a otomobil için gereken bazı şeyleri satın almaya gitti. Son telefonunda kendisinin kontrol noktasında tutuklandığını söyledi. Arabayla ilgili bir şey olabileceğini söyledi. Bu ifadelerin ardından irtibat kesildi. O zamandan beri de kendisinden hiçbir haber yok."

Bir diğer kadın amcası Mauli Matiyev’i arıyor: "3 Kasım 2005’de yakınlarını Ramazan Bayramı dolayısıyla kutlamak için Daçnıi köyünden çıktı. Onu en son Çermen’deki kontrol noktasında gördüler.”

Komşu İnguşetya’da da aynı problem yaşanıyor. Örtülü bir genç kadın anlatıyor: "İsmail Albakov’un eşiyim. 27 Ekim 2003’de kayboldu. O günden beri hakkında hiçbir şey öğrenemedik. İnguşetya savcılığına, Magas’daki FSB’ye gittik, Caharkale ve Petigorsk hapishanelerini gezdik. Hiçbir sonuç alamadık".

Gorçkhanov Adam’ın kız kardeşi, Adam’ın 9 Şubat 2005’de Nazran’daki FSB çalışanlarınca kaçırıldığını belirtip "Adli takip sözü verdiler. Ama hiçbir şey yapmadılar. Bugüne kadar onun nerede olduğu bilinmiyor" diyor.
Emekli federal yargıç Boris Ozdoyev de, İnguşetya savcısının başyardımcısı olarak çalışan oğlu Raşid’i FSB’nin kaçırdığına inanıyor: “Onun kaçırılmasının nedeni İnguşetya Cumhuriyeti FSB organlarının karıştıkları olaylarla ilgili üç kez uyarıda bulunmuş olması.”

Ülkelerinde insanların kaçırılmasıyla mücadele etmek amacıyla kurulan ‘Dağıstan Anneleri’ üyeleri de, yönetimin kayıp vakalarını çok iyi bildiği halde önlem almadıklarını söylüyor. 

Dağıstan Anneleri’nden biri "Bu siyaset. Kuzey Kafkasya’da olan her şey Moskova’dan geliyor. İlk suçlu Rusya devlet başkanı. O askerlerin ellerini çözdü. Tüm Kuzey Kafkasya’da savaş başlatmaya devam ediyor. Bize savaş lazım değil. Biz birbirimize barışçıl ve misafirperver insanlarız. Ama bizi rahat bırakmıyorlar, bize yaşamaya izin vermiyorlar" diyor. KU/ÖZ/FT