Kadirov’un virüs çıkışı Putin’le ilişkileri geriyor

Dünyayı saran yeni tip koronavirüs (Kovid-19) salgını Rusya’da Türkiye’den iki hafta sonra görüldü. Çin’den yayılacağı düşünülen bulaşı önlemek için Türkiye’nin yaptığı gibi bu ülkeyle olan insan trafiğini durduran Rusya asıl darbeyi Avrupa’dan aldı.

Rusya pandemiden kaçamayacağını anladığında, federatif devlet olduğunu da hatırlamış oldu. 25 Mart’ta halka seslenen Devlet Başkanı Vladimir Putin bir hafta zorunlu tatil ilan etti; bu tatil daha sonra 30 Nisan’a kadar uzatıldı. Putin’in halka ilk seslenişi de daha sonra halka hitapları da kendi içinde zıtlıklarla doluydu. Putin yerel yöneticilere salgınla mücadelede geniş yetkiler verdi fakat “abartılı olmayın” nasihatini de ekledi. Bugüne kadar federatif yapıyı ortadan kaldırmakla ve merkezi yönetimi güçlendirmekle suçlanan Putin, salgın karşısında tam bir federasyoncu olarak davranmayı tercih etti. Merkezden atanan yerel yöneticilerin sekizi istifa etti. Diğerleri bu alışık olmadıkları federasyonculuğu nasıl kullanacaklarını düşünürken, onların yardımına Rusya’ya bağlı Çeçenistan Özerk Yönetimi Başkanı Ramazan Kadirov yetişti.

Çeçenistan’ın yakın tarihine dayanan özel statüsünü kullanan Kadirov en iyi bildiği işi yaptı ve her şeyi yasakladı. İzolasyona da kendince bir anlam yükleyen Kadirov, Çeçenistan’ı Rusya’dan izole ettiğini ilan etti. Böylece Rusya medyasında “Çeçenistan yeni bir bağımsızlık ilanında mı bulundu?” sorusu tartışılmaya başlandı. Aslında bir şakadan ibaret olan bu söylentiler, muhalif basında Kadirov’a karşı bir silaha dönüştü.

Çeçenistan’da ilk vaka 23 Mart’ta tespit edildi. 25 Mart’ta yerel yönetim kişisel izolasyon çağrısı yaptı. Halkı ikna yoluyla eve kapatamayacağını anlayan Kadirov 1 Nisan’da “cumhuriyeti kapattığını” ilan etti. Yaptığı açıklamada federal merkezi de eleştiren Kadirov, sert karantina uygulamasını sözlü olarak beyan etti. Halbuki bu tarz sert önlemler için olağanüstü hâl ilan edilmesi gerekiyordu.

Federal merkezin izni olmadan yazılı emirle anayasal olağanüstü hâl ilan edemeyen Kadirov, bunu alışık olduğu yöntemle yaptı ve Rusya Federasyonu’nun anayasal düzeninin dışına çıkmış oldu. Bu durumun farkında olan Kadirov, ulusa sesleniş konuşmasında, uygulanan sert yaptırımları anlatırken, “halk için gerekirse kanun da çiğnerim” dedi ve her yaptığının halkın sağlığı ve güvenliği için olduğunu sürekli tekrarladı. Fakat perde arkasında, federal merkezden olağanüstü hâl için destek arıyordu.

Federal merkez izolasyon uygulamasını yasalaştırmaya odaklanmışken, Kadirov’un hızlı ve ani taleplerine cevap vermedi; hatta Rusya Başbakanı Mihail Mişustin panik içinde davranan yerel yöneticileri isim vermeden eleştirdi. Eleştiriyi üstüne alan Kadirov da isyan etti. Cumhuriyeti “kapatmaktan” vazgeçmeyen Kadirov hem Çeçenlere hem de Rusya’ya, kendisinin uyguladığı sert yöntemlerin başarılı olduğunu ispat etmeye çalıştı. Aslında başarılı da olmuştu. Sert bir karantinaya kapatılan Çeçenistan kısa sürede başarı elde ederek dört gün yeni vakanın görülmediği bir süreci yaşadı. Bu süreç devam etseydi, Mişustin ile sürdürdüğü medyatik sözlü sataşmada Kadirov haklı çıkacaktı. Bu durum devam ederken Kadirov Moskova merkezli liberal gazetelerin saldırısına uğradı.

Çarpıtma haberlerin de yer aldığı bu saldırıda Kadirov ayrılıkçılıkla suçlandı; Çeçenistan’ı da diktatörlükle yönettiği hatırlatılmış oldu. Sanki Çeçenistan, Rusya Federasyonu’na bağlı bir cumhuriyet değilmiş gibi kaleme alınan bu yazılarda, Kadirov’un halkı eve kapatıp kendisinin ve ekibinin keyif yaptığı iddia edildi. Kadirov’un hastaları terörizmle suçladığı iddia edilen haberlerde, Çeçenistan’da izolasyonun işe yaramayacağı, Kadirov’un salgını bahane ettiği ve Çeçenistan’da sağlık sistemin çöktüğü yazıldı.

Bir başka eleştiride, Kadirov şiş kebaplı piknikler yaparken halkın terörist ilan edilmekten korkarak evlerinde kapatıldığı ve sessizce ölüme terk edildiği öne sürüldü. Rusya’nın muhalif gazetelerinden Novaya Gazeta yazarı Elena Milaşına’nın bu minvaldeki yazısına cevaben Kadirov “Yalanlarını sonlandırmazsan ikimizden biri bunun cezasını çekecek” tehdidinde bulundu. Aynı konuşmada, uyguladığı sert karantinayı savunmaya devam eden Kadirov Kremlin’e de seslendi: “Devletin parasıyla beslenen ve Federal Güvenlik Servisi’nin (FSB) koordinatörlüğünde yazılarını yazan bu basın kuruluşlarını durdurun. Yoksa biz gerekeni yapacağız” dedi. Bu yazıların Rusya Federasyonu’nun birliğini hedef aldığını, dış destekli muhalif basının (FSB’yi kastederek) “içeriden de” destek bulduğunu iddia etti.

Böylece Kadirov’un federal merkezle yaşadığı karantina uygulaması için gereken yasal izin tartışması, basının da dahil olmasıyla beraber, Rusya’nın toprak bütünlüğü tartışmasına dönüştü.

Bürokratların uygulama tartışmasından alevlenen bu tartışma, Kovid-19 salgınının ardından kamuoyunu meşgul eden ikinci haber konumuna yükseldi. Kadirov’un basından ve sosyal medya üzerinden aldığı eleştirilere verdiği cevaplar ise ayrılıkçı söylemler gibi algılandı. Aslında Kadirov’un açıklamalarını dinleyenlerin onun cihat ilan ettiğini düşünmesi mümkün. Fakat bu cihat Rusya’ya karşı değil yeni tip koronavirüse karşı ilan edilen bir cihat. Çeçenistan’da ilk günden bu yana, salgınla mücadelenin ve izolasyonun sünnet olduğu anlatılıyor, camilerde her akşam Kur’an-ı Kerim okunuyor, karantinaya uyanların ölümlerinin şehadet olduğu anlatılıyor: Çeçenistan bugünlerde sanki Rusya Federasyonu’na bağlı bir cumhuriyet değil de âdeta bir İslam devleti.

Rusya Federasyonu’nun Kovid-19 mücadelesi, Putin’e yeni dönemde tekrar aday olma ve seçilme imkânı sağlayacak kanun değişikliği sürecine ve yeni atanan federal bakanlar kuruluyla ekonomiyi dijitalleştirme reformlarına denk geldi. Putin’i ömür boyu Rusya’ya başkan yapmak için atılan adımların zamanlaması doğruydu, süreç başarılı şekilde yönetiliyordu fakat beklenmedik bir pandemiye takıldı. Petrol savaşlarına hazırlanmak için ülke ekonomisini petrol bağımlılığından kurtarmak üzere reformlara odaklanan Putin’e Kovid-19 krizi beklenmedik bir darbe vurdu.

Baharda hızlı bir şekilde reformları yaparak küresel güç mücadelesinde bir seviye daha üste çıkmaya hazırlanan Putin’in, yeni atadığı başbakanla ülkenin güneyindeki isyankâr bir halkın başına koyduğu general arasındaki uygulama kavgasını ayırmak gibi bir niyeti yoktu. Ne Putin’in ilk ulusa sesleniş konuşmasında yerel yönetimlere verdiği geniş yetkiyi kullanan Kadirov ne de bu ülkede bir başbakan olduğunu hatırlatmak için ses yükselten Mişustin kavgadan geri adım atınca, Putin arabuluculuk yapmaya mecbur kaldı. Mişustin, devletin kanallarından Kadirov’a yaptığı uyarıların işe yaramadığını anlayarak Putin’e şikâyette bulununca, Putin’in de isim vermeden Kadirov’u uyarmasına sebep oldu.

Fakat Putin her zaman olduğu gibi meselenin ucunu açık bıraktı. Kavga devam ederken Rusya Federasyonu izolasyon yöntemlerini bir anayasal kılıfa soktu. Kadirov’un aldığı sert karantina kararları da bu kılıfa tam oturdu. Burada skandalın bitmesi gerekirken kavga medyatik bir hal alarak Başbakan Mişustin ile Kadirov arasındaki tartışma başka bir hâle evrildi.

Çeçenistan’da ilk vakanın görüldüğü günden itibaren halkı sert bir şekilde evlere kapatmaya çalışan yerel yönetim, aynı anda yumuşak ikna yöntemleri için sosyal medyayı kullanıyordu. Dini, kültürel, bilimsel otoriteleri kullanarak “Evde kal” çağrısında bulunan Kadirov ve ekibi, Rusya genelinde süreci şeffaf şekilde yürüten tek bölgesel hükümet oldu. Buna rağmen federal yönetim ve basın tarafından eleştirilmiş olması kendi ifadesiyle Kadirov’un “zoruna gitti”. Bu eleştirileri kendi iktidarına yönelik saldırı olarak algılamış olmalı ki Kadirov halkı azarladığı kadar da halka sığındı.

Çeçen halkını korkutarak aşağıladığını yazan basın mensuplarına cevap veren Kadirov “Bu halkı ne imparatorluklar ezmeye çalıştı, ama çabaları boşa çıktı. Ben kimim ki Çeçenleri korkutacağım?” dedi. Kadirov her türlü saldırıya halkıyla beraber karşılık vereceğini söyledi. “Böylelikle halkımı galeyana getirmeye çalışıyorlar. Fakat biz buna izin vermeyeceğiz. Silaha sarılmamızı isteyenlere fırsat vermeyeceğiz” diyen Kadirov, “Gerekirse aramızdan birileri fedakâr bir davranışla düşmanlarımıza karşı koyacak. Biz de onların arkasında duracağız” derken federal merkezden daha çok Çeçen halkını benimsediğini söylemeyi de ihmal etmiyordu. Sosyal medya hesaplarından yapılan canlı yayında söylenen bu sözler, uzmanların hem Kadirov’un hem de Çeçenistan’ın federatif yapı içinde çok fazla ayrıcalığa sahip olduğunu dile getirmesine sebep oldu. Uzmanlara göre bu durum ileride Rusya’nın başını ağrıtacak.

Uzun bir konuşmanın içinden alınan kısa kesitlerin, bürokratik sistem dahilinde kavga eden bürokratların beyan ve davranışlarının, Rusya gibi bir federatif siyasi yapıda ara sıra medyatik skandallara sebep olması gayet normal. Bu kavgaların kısa vadede bir etkisinin olması da mümkün değil: Sonuçta Rusya’da son sözü Kremlin söyler ve bu söze karşı bölge valisinin de başbakanın da boynu kıldan incedir.

Fakat uzun vadeli olarak ele alındığında, Çeçenistan gibi sürekli isyana sahne olan bir memleketin başındaki vali ile Rusya’nın başbakanı kavga ederse, Çeçenistan’da halk bunu isyanların bir devamı olarak algılar. Böylece Kremlin, uzun savaşlardan sonra çözdüğünü ilan ettiği Çeçenistan sorununun közlerine benzin dökmüş olur.

Çünkü Kadirov Moskova ile kavga ettikçe, Moskova’ya direndikçe bu durum halkta da karşılık buluyor. Bu ayrıntıyı Kremlin’in de dikkate aldığını düşünmek oldukça makul.

Kaynak: AA