Abaza tokadı

Gürcistan yönetimi Abhazya’dan bir sürpriz bir karşılık daha aldı. Sohum yönetiminin, kısa süre önce İngur üzerinde açılan dört geçişi kapatıp, eskisi gibi tek geçiş bırakma düşüncesi. Aslında bunda yeni ve beklenmedik bir şey yok. Seleflerine göre Gürcülere karşı daha agresif olduğu bilinen Hacimba’nın yönetime gelmesinin ardından en azından resmi düzeyde daha fazla zorluk yaşanacağı belliydi.

 

Henüz kimsenin çıkıp da yolsuzluğu ortadan kaldırmadığı ise ayrı konu. Değişen şartlara karşı oldukça esnek olabilen Gal bölgesinin [edi. not: Nüfusunun büyük çoğunluğu Gürcülerden (Megrel) oluşan Abhazya’nın Gal bölgesi] insanları buna da adapte olabilecektir. Fevkalade şaşırtıcı bir halk. Benzersiz bir yaşamları var. Galiba, beş milyar yıl sonra, güneş kırmızı bir deve dönüştüğünde ve yeryüzünü yaktığında yaşayanlar sadece Galliler olacaktır.

 

Aslında benim derdim ne Galliler ne de Abhazya hükümeti. Söz konusu olan Gürcistan yönetimi. Devlet adamlarımızın Abhazya hakkındaki yorumlarını dinlediğinde, sanal bir alemde yaşadıkları hissine kapılıyorum. Örneğin, başbakanın tepkisi, küsmüş çocuk tepkisi. “Ama nasıl olur, biz burada sizin için hastane inşa ediyoruz,  siz kazanasınız diye bize kaçak Rus mallarını satabileceğiniz bir pazar açmayı düşünüyoruz. Vatandaşlarınızı tedavi ediyoruz, işte kısa bir süre önce sağlık cihazı hediye ettik. Peki, siz ne yapıyorsunuz?”

 

Başbakan, “İngur üzerinden geçişlerin kısıtlanması Gürcüler ve Abazalar arasındaki yakınlaşmaya engel oluyor” demeye getiriyordu.

 

Diyorum ya: Paralel sanal dünya… Barışmak ve yakınlaşmak istediklerini kim söyledi size? Birileri sizden hastane ve tomografi cihazları mı istiyor? Ya da kaçakçılık için sınırlarınızı açarak karşılık alacağınızı mı düşünüyorsunuz? Sonra da şöyle: Abazalar gözyaşları içinde boynumuza atılıp, ‘İşte siz böyle iyisiniz, oysa biz sizin hakkınızda neler düşünmüştük’ diyecekler.

 

Size çocukluğunuzda, kendisine saygısı olmayana kimsenin saygı duymayacağı öğretilmedi mi? İstenmeyen dostluğun sürekli olarak dayatılamayacağı? Sevginin karşılıklı olduğu? Üç kez reddedildikten sonra tekrar yaklaşmaya çalışmanın onur kırıcı olduğu?

 

Peki ya ‘ilişkileri yeniden kurmanın’ dünyadaki en önemli şey olduğunu kim söyledi? Üstelik bu ‘yeniden kurma’ çok külfetliyse? Bugün Gürcistan hükümeti maalesef, devlet yönetimine en aykırı şeyi yapmaya hazırlanıyor: Abhazya ve Güney Osetya yakınında ticaret merkezleri açmak. Bu merkezler yüzde 90 ihtimalle ya hiç çalışmayacak, ya da bütçeyi yutan kara deliklere dönüşecek. Ama işadamlarımız Tshinval ve Sohum’a düğünlere gidecek. Yaşasın, arkadaşlar! Biz de bütün ülkeyi Oset ve Abhaz düğünlerine kurban ederiz…

 

Objektif olmak gerekirse, ‘Abaza ve Oset kardeşlerimiz’ ile ilgili bu terane Şevardnadze döneminde ortaya çıktı, sonra Saakaşvili sahiplendi, şimdi de ‘Hayal’ (Gürcistan Hayali Partisi) devam ediyor. Ama o bunu seleflerinden daha yapıcı şekilde sürdürüyor.  Bu işle özel olarak bölgesel problemlerin üzerine kül serpmenin baş ideologu, dostluk, kardeşlik, iyi dilek devlet bakanı Paata Zakareişvili ilgileniyor. O 20 yıl boyunca vatandaşlarımızın kulaklarına ‘dostluk tebessümden başlar’ cümlesini fısıldadı.

 

Oysa dünyada güzel sözlerle ve sağlık yardımlarıyla çözüme kavuşturulabilecek hiçbir siyasi anlaşmazlık olmadığını çoktan anlaması gerekirdi. Görevde olduğu iki yıldır her adımı başarısızlık. Abhazya veya Güney Osetya’nın devlet işleri yapan tesisatçıları bile onunla görüşmedi. İlk yılında bir bahanesi vardı. Ben mi söyleyeyim, yoksa siz mi tahmin edersiniz? Tamam, peki öyle olsun… Mişa ona engel oldu. “Saakaşvili gittiği gibi müzakereler başlayacak”. Tamam gitti, hatta ülkeden de gitti. Ama ortada müzakere falan yok. Şimdi, alın size bir tokat daha: Gürcistan başbakanının ağlamaklı tepkisine sadece Abhazya dışişleri bakan yardımcısı cevap verdi. İşte, size yerinizi gösterdiler…

 

Gürcistan’da hiç kimse ‘kardeşlerimizle ilişkileri yoluna koyacağız’, ‘onların kesinlikle bağlanmak isteyecekleri bir devlet inşa edeceğiz’ martavallarının olanaksızlığını kabul etmek istemiyor. Son örnek epey komik. Düşman önünde bir sandık şarap ve bir kilogram elma için dans etmeye hazır kişiler görmek istiyorlar. Şahsen Abaza halkının ahlaki niteliklerinin yüksek olduğunu düşünüyorum. İkincisi, Abazalar kıskansın diye yeni bir İsviçre inşa etmeye kim karar verdi? Son kez kendinize aynada ne zaman baktınız? Nasıl bir İsviçre?

 

Eminim ki, Gürcistan 20 yıl sonra ancak katlanılabilir bir güneydoğu Avrupa ülkesi olur. Böyleyken ben Londra’da veya New York’ta yaşamak istemeyebilirim. O halde vaatleriniz, savaşta 4000 insanını kaybeden Abazaları Gürcistan’la aynı çatı altında yaşamaya ikna etmeye yetmez.

 

Siyasetçilerimizin artık, geçmişte ya da bugün, Abhazya ve Güney Osetya’da kardeşlerimizin bulunmadığını anlamaları gerek. Dilendiğimiz ve küçük düşürüldüğümüz yeter. Artık tüm ilişkiler tamamen koparılmalı, yerel seviyeler dışındaki tüm anlamsız müzakereler durdurmalı. Sağlık yardımı programları, izolasyon rejiminin hafifletilmesi gibi projeleri unutmalı. İlişkileri sadece sivil toplum seviyesine çekip, beklemeli. Ne olduğu ve ne olacağı belirsiz şey her neyse, onu beklemeli.

 

Muhtemelen sözlerim soyut geliyor, ama artık, dünyada tebessümle çözülebilmiş bölgesel anlaşmazlık yaşanmadığının anlaşılması lazım. Fikrimi defalarca dile getirdim ve Gürcistan’da bu fikri savunan tek kişi de değilim. Genel olarak çok popüler bir fikir değil ama Abazalar asla ve asla Gürcülerle aynı ülkede yaşamaz. Tek çıkış yolu ayrılmak. Yani, dünyada çok sayıdaki anlaşmazlığın gerçekten çözülebildiği modeli uygulamak.

 

Ya da Rusya’nın sular altında kalması ve Putin’in Pyongyang’a deniz altı ile kaçması beklenebilir…

 

Kaynak: Ekho Kavkaza

Çeviri: Ajans Kafkas

Tengiz Ablotiya