LGBT’ye karşı Kafkas dansı

Tiflis sokakları yine gergin. Bu sefer ortada bir savaş veya silahlı çatışma yok. Halkın sokaklarda olma nedeni Gürcistan’daki LGBT grubunun beş gün boyunca süreceğini duyurduğu yürüyüş kararı. Medyaya yansıyan haberlere göre bu durum büyük bir tepkiye dönüşmüş durumda. Meydanlara dökülen binlerce insan yürüyüş kararına karşı ayaklandı. Batılı değerlerin takipçisi olmakla bilinen Gürcistan yönetimi şimdilik arada kalmışa benziyor.

İnsan haklarına duyarlı olmanın LGBT bireylerine verilen desteğe göre ölçüldüğü bir zaman diliminde Gürcistan halkının ortaya koyduğu tepki gerçekten dikkat çekici bir gelişme. Sosyal medyada bolca paylaşılan videolarda LGBT ofisine baskın yapan grubun gökkuşağı renkli bayrak ve diğer ürünleri hınçla parçalayıp yaktıkları görülüyor. Kafkasya’daki genel şiddetin yansıması olarak göreceğimiz bu tutum küresel medyanın anında ilgi odağına girdi.

Uluslararası haber ajansları, LGBT ofisine baskın yapan grupları aşırı sağcı, milliyetçi, muhafazakar ve homofobik olarak tanımladı. Fakat sonuç olarak medya her zaman LGBT’lilerin tarafında. Onlara göre şu an ezilen başka hiçbir toplum veya birey yok. Gökkuşağı renklerini kimseyle paylaşmayan ve her olayda her yerde anlamsız bir biçimde bayraklarını dalgalandıran bu grubun şiddeti körüklediği kimse tarafından görülmek istenmiyor.

Gürcistan halkının yıkıcı patlaması bir anlamda bu sonucu gösteriyor. Elbette böyle durumlarda masumların canı yanıyor. Olaylar sırasında 40’tan fazla gazetecinin darp edildiği açıklandı. Fotoğraflara yansıyan görüntüler gerçekten ürkütücü. Küpe takan bir turistin protestocular tarafından tartaklanması bölgedeki turizmi kötü etkileyebilir. Ancak medyanın direkt LGBT tarafını tutacağının bilinmesi konuyla ilgili duyarlılık ve birikmişliğin yansıması olarak görünmekte.

Çünkü bölgedeki LGBT faaliyetleri yeni değil. Gürcistan’ın 2000 yılında eşcinselliği suç olmaktan çıkardığı biliniyor. 2006 ve 2014 yıllarında değişen yasalarla birlikte LGBT bireylerine daha fazla özgürlük verildi. Ancak halkın bu duruma benzer tepkisi 2013 yılında da yaşanmış ve o dönemki LGBT yürüyüşü de gene benzer kitleler tarafından engellenmişti. Ancak bu sefer daha organize, daha tepkiliydiler.

LGBT’ye karşı olan topluluk meydanlarda geleneksel Kafkas kıyafetleriyle boy gösterdi. Yerel kıyafetlerini giyen gruplar, kadın ve erkekler, tam protestoların ortasında Kafkas dans performanslarını gösterdiler. Protestocular aynı zamanda Birleşmiş Milletler ofisine de saldırı düzenledi. Küreselleşme dalgasına bir tür meydan okumayı içeren bu durum Gürcistan halkının açık bir mesajıydı ama azınlıklara duyarlı Batının bunu görmek istemediği açık.

Gürcistan halkına adeta denize düşersen yılana sarılabilirsin mesajı veriliyor. 3 milyon nüfusa sahip küçük ama stratejik bir ülke olan Gürcistan’ın önüne iki seçenek sunuluyor. Batı değerleriyle uyumlu bir düzen veya Rusya yanlısı bir yönetim. Kafkas halklarının kaderini ifade eden bu durum onları nesneleştiren ve kendi değerlerinden uzaklaştıran, yani bir bakıma onları yok sayan bir tutum. Protestoların ortasına Kafkas kıyafetleriyle gelip geleneksel dansları icra etmek tam bu noktada anlam ifade ediyor.

Sonuç olarak Kafkasya’daki şiddet olayları büyüme potansiyeli taşıyor. Bu tip durumları sıradan sokak protestoları olarak düşünmemek gerekiyor. Kafkasya’daki ülkeler Sovyet sonrası dönemde düzenlerini oturtmuş, istikrarlı yapılar oluşturamadılar. Bir kıvılcımla her yer alev alabilir. Hiç beklenmedik bir anda II. Karabağ Savaşının ortaya çıkışı bunun açık bir göstergesiydi. Gürcistan’da yaşanan olaylar yalnızca LGBT konusuyla ilgili değildi. Dün tam olarak istikrarsız bir düzenin bir tür patlamasını yaşadık.

Gürcistan

Bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve Ajans Kafkas'ın editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Diğer Köşe Yazıları