20 anlaşmayla Abhazya ile ilişkiler perçinlenecek

Sohum/Ajans Kafkas – Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov, ‘ortağımız’ dediği Abhazya ile ilişkileri başta Gürcistan’ın olası saldırılarına karşı güvenliğin garanti edilmesi olmak üzere pek çok alanda geliştirmek için 20 anlaşmanın imzalanacağını söyledi.

Uluslararası sistemin değiştiğini, esnek koalisyonlar döneminin başladığını ve ağustostaki savaşla patlak veren krizin çözümünde eski mekanizmaların işe yaramadığının görüldüğünü belirten Lavrov, Abhazya ve Güney Osetya’nın BDT ülkelerince tanınmamasını da “Kendi egemen kararlarıdır, kimseye baskı yapamayız” diye yorumladı. Lavrov’un Abhazya’nın sosyo-politik dergisi ‘Apsnı’nın şubat sayısına verdiği özel röportajı Ajans Kafkas için Özlem Güngör Türkçe’ye çevirdi.

Kafkasya’da ağustosta yaşanan askeri harekat ve Abhazya ile Güney Osetya’nın tanınmasının ardından Rusya’nın dünyadaki tavırları nasıl değişti?

Rusya’nın Gürcistan’ın Güney Osetya’ya karşı saldırısını püskürtme hareketi gerekliydi ve kesinlikle duruma uygundu. Gürcistan’ın saldırısı aralarında Rusya vatandaşı ve barış askerlerinin de bulunduğu çok sayıda kurbana neden oldu. Ve bizim, saldırının bir kez daha tekrarlamaması için gerçek garanti sağlanması ve Abhazya’ya yönelik var olan planları baltalamak dışında amacımız yoktu. BM Şartı’nın 51’inci maddesi ve diğer uluslararası hukuk ölçülerine uygun olarak bizim yasal mukavemetimiz, saldırganı barışa mecbur etmeye, sivil halka karşı hava ve ağır silahların kullanılmasını sağlayan askeri yatırımların nötr hale getirilmesine yönelikti. Bunu herkes anlamadı. Baş partnerlerimizle öncelikli olarak ABD ve AB ile ilişkilerimizin sağlam olup olmadığı test edildi. Ama ortak çözüm yolu arama durumu Rusya ve Avrupa Birliği’ni, Avrupa-Atlantik alanında istikrar faktörü olacak pragmatik işbirliğine götürdü. Rusya Devlet Başkanı Dmitri Medvedev ve Fransa Cumhurbaşkanı Nicolas Sarkozy’nin 12 Ağustos ve 8 Eylül 2008 tarihli anlaşmaları krizin çözümüne temel oluşturdu, AB’nin rolünü Gürcistan’ın Abhazya ve Güney Osetya’ya karşı güç kullanmama garantisi oldu. İnanıyorum ki, bizim kararlı hareketlerimiz, aynı zamanda devamında iki cumhuriyetin bağımsızlığını tanımamız ve onlarla dostluk, işbirliği ve karşılıklı yardım anlaşmalarını imzalamamız Rusya’nın otoritesini, barışın ve insani güvenliğin etkili garantisi olarak sağlamlaştırdı. Biz ‘güç yetkisinin’ yönetmesine izin vermeme kabiliyetimizi gösterdik.

Şimdi her şeyi, bu tür tehlikeli durumların tekrarlamaması için yapmak gerekiyor. İnanıyoruz ki, ağustos olayları sonrasında, Medvedev’in Avrupa-Atlantik’te ortak kolektif güvenlik sistemi kurulması ve bu amaçla yeni bir hukuki sorumluluk anlaşması yapılması konusundaki inisiyatifinin güncelliği ciddi şekilde artıyor. Bu istikamette ilerleme, Avrupa’da ayrık yolların ortaya çıkmasına izin vermemeye ve kıtada güvenliğin bölünmezliği temeline dayalı yapıcılığın oluşturulmasına hizmet edebilirdi.

Ağustos 2008 olaylarının ne gibi jeopolitik sonuçları var?

Defalarca ‘jeopolitik ağacı silkmek’ veya onun meyvesini kullanmak gibi bir düşüncemiz olmadığını söyledim. Ancak Kafkasya’daki olaylara bağlı olarak birçok şey kendiliğinden netleşti. Özellikle de artık geçmişin öneri ve önyargılarına dayalı pasif politikanın işlemediği son derece açık hale geldi. Dünyada Berlin Duvarı’nın yıkılması ve Sovyetler Birliği’nin dağılmasından başka bir şey olmasaydı düşüncesiyle işler yürütülemez. Başka bir ifadeyle uluslararası ilişkiler tüm sistem koordinatları radikal şekilde değişti.

Ağustos olaylarının önemli derslerinden biri, ‘tek kutuplu dünya’ hakkındaki efsane artık geri dönmeyecek şekilde geçmişte kaldı, onu yeniden canlandırma gayretleri de perspektifsiz. Yeni ekonomik merkezler ve politik etkilerin ortaya çıkması ile beraber dünyada, hukukun üstünlüğü ve etraflı işbirliği temelinde çok kutuplu sistem oluşuyor. Bu, devletlerin büyük çoğunluğunun, hareketlerinde pragmatik ve çok boyutlu politikaya geçerek buna önem vermeye başladığı bir gerçek. Esnek koalisyonlar uluslararası problemlerin çözümü konusunda kilit rol oynamaya başlıyor.

Kafkasya krizi, ayrılık sorunlarının çözümü dahil günümüz problemlerinin güçle çözümü olmadığını gösterdi. Her kim olursa olsun hiçbir tecrit olmadan, tüm tarafların dahil edilerek, politik-diplomatik metotlarla uzlaşı sağlanmasının alternatif yok. Bundan sonra da bu konuda kılavuzluk etmeye, Transdinyester ve Yukarı Karabağ da dahil olmak üzere çözüm sağlanması için her türlü yardımı göstermeye devam edeceğiz. Şu anki şartlarda Rusya’nın dış politika yolunun doğruluğu tamamen onaylandı. Pragmatizm ve şeffaflığa dayalı aktif ve yapıcı dış politikaya, milli çıkarların yükselme cepheleşmesi olmadan sebatla devam etmeyi düşünüyoruz.

 

Rusya Federasyonu ve Abhazya Cumhuriyeti arasında imzalanan ‘Dostluk, İşbirliği ve Karşılıklı Yardım Anlaşması’nın sonucu olarak, ilişkilerin anlaşma-hukuksal temelinin oluşturulması ve onların aktifleştirilmesi için şu anda ne gibi adımlar atılıyor ve gelecekte neler yapılacak?

Adı geçen anlaşma boşuna Rusya ve Abhazya başkanlarınca imzalanan ilk devletlerarası belge olmadı. Bir gayri resmi olarak onu ‘büyük’ anlaşma olarak adlandırıyoruz, çünkü o ülkelerimiz arasındaki ortak hareketin tüm alanlarını kapsıyor. Bu belgenin istisnai öneminin göstergesi de onun iki ülke parlamentosunca hızlıca kabul edilmesidir. 23 Aralık 2008’de Moskova’da Abhaz meslektaşım Sergey Şamba ve ben onaylama belgelerini birbirimize sunduk.  

Anlaşmanın birçok maddesinde, şu veya bu yönde çeşitli işbirlikleri konusunda farklı anlaşmaların yapılması gerektiği gösteriliyor. Abhazyalı partnerlerimizle bu çalışmayı, onaylama süreci bitmeden göz önüne serdik. Bunun sonucu olarak şu anda çeşitli hazırlık aşamalarda yaklaşık 20 anlaşma projesi bulunuyor. Bunlardan en önemlileri bizce, bir an önce Abhazya’nın güvenliğinin sağlanmasını hızlandıracak olanlarıdır. Öncelikli olarak askeri alanda işbirliği anlaşması ve Abhazya devlet sınırlarının korunması konusunda ortak güç hakkındakileri ifade ediyorum. Yakın bir zaman sonra bu belgeleri imzalayabileceğimizi düşünüyoruz. Aynı zamanda Rusya ve Abhazya bakanlıkları ve müdürlükleri tarafından, gümrük alanında işbirliği, kanunsuz göçle ve uyuşturucu ile mücadele konusunda işbirliği ve vatandaşlarının çoğu Rusya vatandaşı olan Abhazya için daha aktüel olan çifte vatandaşlık meselelerinin çözüme kavuşturulması konularıyla ilgili anlaşmalar konusunda da hazırlıklar yürütülüyor.

Abhazyalı partnerlerimiz bu çalışmaya aktif ve ilgiyle yaklaşıyor, hazırlanan belgelerle ilgili profesyonelce çıkışlarda bulunuyorlar, kendi projelerini teklif ediyorlar.

Elbette, ilişkilerin antlaşma-hukuk esaslarını oluşturmak asıl amaç değil. Somut uygulamalı çalışmalar güvenlik, sosyo-ekonomik ve sosyal alanlarda başladı bile. Uygun anlaşmaların yapılması ise bu faaliyetlere sistem esası oluşturacak.

 

Kafkasya’da güvenliğin sağlanması için şartların oluşturulması ve Gürcistan’ın Abhazya ve Güney Osetya’ya karşı güç kullanmamasını garanti eden uluslararası belgenin imzalanma şartlarının oluşturulma çalışmaları nasıl ilerliyor?

Bölgede güvenlik şartının oluşturulmasına yönelik çalışmalardan biri, Abhazya ve Güney Osetya ile çift taraflı temele dayalı çabalar. Bu problemin çok taraflı boyutu da var. Şimdi bu, Abhazya ve Güney Osetya’nın güvenlik meseleleri hakkındaki uluslararası tartışmalara, Rusya ve Fransa liderlerince 8 Eylül 2008’de yapılan anlaşmaya bağlı. Şu ana kadar Cenevre’de üç kez müzakere yapıldı, bunlara Abhazya, Gürcistan, Rusya, ABD, Güney Osetya temsilcileri katılıyor, AB, BM ve AGİT eş başkanlığı yapıyor.

Bizim amacımız Abhazya ve Güney Osetya’nın güvenliğinin sağlamlaştırılması için gerçekten gerekli olan, aynı zamanda Gürcistan’ın güç kullanmayacağını garanti eden belgelerde uzlaşılmasını sağlamak. Buna engel olan şeyse, diğer bölgeler kadar kendileri için de güvenliğin önemli olduğu Tiflis temsilcilerinin güvenlik problemlerini doğrudan çözmeyi istemiyor olması, Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü iddia ediyor olması. Maalesef aynı düşüncede olan bazı batılı partnerler de var.
Bununla birlikte bu durumda karamsarlık için sebep görmüyoruz. Çünkü Cenevre Transkafkasya için tek kanal değil. Bu problemlerin müzakere edilebileceği yapıcı uluslararası ‘alanlar’ var; BM ve AGİT. Bölgede güvenliğin sağlanması için çalışmalara devam etmek için onları da kullanacağız.

 

Bağımsız Devlet Topluluğu (BDT) Ortak Güvenlik Anlaşması Örgütü üyelerinin Abhazya ve Güney Osetya’nın tanınması meselesindeki ‘gevşek’ tavrını nasıl açıklıyorsunuz? Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlığının tanınması konusunda bu devletlerle nasıl bir çalışma yürütülmesi planlanıyor?

Sorunun böyle sorulması doğru değil. Ortak Güvenlik Anlaşması Örgütü üye devletleri Rusya’nın eşit haklara sahip müttefikleri. Onlardan her birinin kendi menfaatleri, problemleri, kendi dış politikası var. Üstelik hatırlatırım ki, Saakaşvili’nin batılı kayırıcıları tarafından başlatılan geniş ve acımasız Rus karşıtı kampanyasına rağmen partnerlerimiz politik akıllılık gösterdiler ve Güney Osetya halkına sadece üzüntülerini ifade etmediler, aynı zamanda ona insani yardımda da bulundular, Ortak Güvenlik Anlaşması Örgütü Eylül toplantısında Gürcü saldırısını kınarken, Rusya’nın Kafkasya’da barışı ve güvenliği sağlama hareketini destekledi.

 Ve bu tek defalık bir tepki değil. Var olan anlaşmalara uygun olarak müttefikler bizi, Güney Kafkasya’daki olaylara bağlı olarak Rus karşıtı hamlelere karşı etraflı forum ve uluslararası alanlarda bizi destekliyorlar. Bu tür hareketler ‘gevşek’ olarak karakterize edilebilir mi?

Ortak Güvenlik Anlaşması Örgütü üye devletlerinin Abhazya ve Güney Osetya’yı resmi tanımasına gelince, bu herkesin kendi egemen işi. Partnerlerimizin bu adımı atmasını istediğimizi iyi biliyorlardı, ama onlara baskı yapamayız ve yapmayacağımızı defalarca açıkladık. Aynı zamanda resmi tanımanın olmayışının Ortak Güvenlik Anlaşması Örgütü partnerlerinin Shinval ve Sohum ile çeşitlik ilişkiler geliştirmesine engel değil. ÖZ/FT