Ya Amerika Abhazya’yı tanırsa…

Abhazya yerkürenin en güzel ama en talihsiz coğrafyasında yer alan bir ülke. Güzelliği malum, izahata ne hacet! Talihsizliği ise biri büyük öteki küçük iki emperyal iştahın arasında sıkışıp kalması. Bu talihsizliği katmerleştirense, komşusu Gürcistan’ın akıl almaz maceraları yüzünden tarihindeki en büyük soykırımcısı Rusya’ya mahkumiyeti. Bunun ne anlama geldiği Kosova’nın BM kararı olmaksızın tek taraflı bağımsızlık ilanının en az 32 devlet tarafından tanınmasına karşı Rusya’nın elinde bir karta dönüşmesiyle net olarak bir kez daha anlaşıldı.

Kuşkusuz Kosova, 17 yıldır bağımsızlığının uluslararası alanda tescilini bekleyen Abhazya için tarihi bir fırsatı da doğurdu. Hedefine ulaşır ulaşmaz, şimdilik bilemeyiz ama en azından dünya Abhazya diye bir ülkenin varlığını bir kez daha keşfetti. Uluslararası dengeler deprem gibidir, ani kırılmalarla sarsılır; güneşin ne zaman kimin üzerine ya da batacağı belli olmaz… Talihin Abhazlar için de güleceği günler elbette gelir çatar… Bugünler kim bilir belki o günlerdir.

Geçen hafta Abhazya’dan milletvekili Soner Gogua kapımızı çaldı, iki saat muhabbet ettik. Kendileri Türkiye’den anavatanına dönüp de Abhazya’nın siyasal süreçlerinde aktif katılım sağlayabilmiş sayılı insanlardan biri. Parlamentodaki ‘Yurtdışındaki Soydaşlarla İlişkiler Komisyonu’nun da başkanı. Yani diasporadan dönüşe dair yasal çerçeveleri oluşturan bir komitenin en yetkin ismi. Dönüşle ilgili sorunlar bir yana güncel meseleyi, Abhazya’nın tanınması çabalarına dair Sohum’da olup bitenleri konuşuyoruz. Zaten Türkiye’ye geliş nedenleri de bununla ilgili…

Malum Rusya, Kosova’ya karşı Abhazya’yı tanıma kartını gösterdi. Ama Batlılar bir bir Kosova’yı tanırken Moskova bu kartı oynamadı. Sadece iki yıldır fiilen delinmiş olan Abhazya’ya akla ziyan ambargo kararını kaldırmakla yetindi. Rusya parlamentosunun alt kanadı Duma da Kremlin’e Abhazya’yı tanımayı düşünmesini salık veren bir karar aldı. Şimdilik hepsi bu kadar. Halbuki Abhazlar umutluydu, yüzlerini Moskova’ya dönmüştü. Rusya, Abhaz nüfusunun yüzde 80’e yakınına Rus pasaportu vererek bu ülkeyi içselleştirmişti. Sihirli izahat; Zaruret. Yaşamak, hayatta kalmak, iş yapmak, seyahat etmek için Abhazlar Rus pasaportuna yönelmişti. Çünkü kendi pasaportlarıyla ancak doğuda Gal ve batıda Psou sınırına kadar gidebiliyorlar.

Kosova’nın ardından tetiklenen Kafkasya’daki gelişmeleri izleyen dünya şunu gördü; Bir Abhaz ve Oset liderler tanınma taleplerini açıkla dillendirmeden ‘danışmalarda bulunmak için’ soluğu Moskova’da aldılar. Ardından günler geçtikten sonra beklenen ‘Bizi de tanıyın’ çağrısı geldi. Bu ‘Sohum ve Tshinval’in Moskova’dan bağımsız hareket edemedikleri’ izlenimi verdi. Dünya bunu böyle okudu…
Abhazya neden bütün yumurtalarını Moskova sepetini koydu, neden öteki başkentlere seferber olunmadı? Soner Gogua, “Abhazya’nın Rusya çemberini yıkmak istediğini, bunun Rusya’nın son tutumuyla daha iyi anlaşılır hale geldiğini, hiç olmazsa Moskova’yı daha fazlasına zorlamak için Sohum’un başka ülkelerle flörtünün kaçınılmaz olduğunu” söylüyor.

Gerçi başka ülkeye açılımda akla ilk gelen Türkiye. Ama Türkiye kendisine mahkum 5 milyonluk Gürcistan’a sanki kendisi mahkummuş gibi davranan şaşı politikaları yüzünden Abhazya’ya çok uzak. Bunu daha birkaç ay önce Devlet Başkanı Sergey Bagapş’ı Türkiye’ye kabul edemeyerek gösterdi. ‘Çarıksız’ Tiflis’i gücendirmemek için… Abhazya bağımlığını ilan etmesinin hemen ardından ilk temasını Moskova ile değil Türkiye ile kurmak için Ankara’nın kapısını çalmıştı. Savaşın arifesiydi. Vladislav Ardzınba’yı Ankara’da otel odasında bekletip görüşmeyi reddeden, TRT’ye de Abhazya haberlerini görmeyin diye talimat veren Süleyman Demirel’di. Onun için ‘Abhazya Rusya kuklasıdır’ deyip kestirip atanlar ‘Biz neden Abhazları Rusya’nın kucağına ittik’ diye sormayı öğrenirlerse insaf çizgisine gelmiş olurlar.
Neyse Soner Gogua ile birlikte birkaç kişi, Sohum’un Rusya dışındaki dünyaya açılma çabalarının bir parçası olarak Türkiye’de… Yakında başka heyetler de gelecek, Kafkas diasporasının varlık gösterdiği diğer ülkelere de gidip dertlerini anlatacaklar…

Rusya’nın asıl derdi Abhazlar değil; NATO Gürcistan üzerinden Kafkasya’ya girmek istiyor. Tiflis, 2-4 Nisan’daki Bükreş zirvesinde NATO’ya üyelik daveti umuyor. Moskova ise engellemeye çalışıyor. Kosova dönemecinin üzerine ‘soğuk su için’ dememeyi isterdim ama o tren bu durakta durmadı… Şimdi NATO treni kalkıyor. Soru şu: “Gürcistan’ın NATO’ya davet edilmesi halinde Rusya Abhazya’yı tanır mı?”
Gogua “Moskova’nın buna tahammül edemeyeceğini ve istemediği halde Abhazya’yı tanımak zorunda kalabileceğini” öngörüyor. “NATO’yu sınırlarından uzak tutmak için bunu yapacak. Üstelik bunu Gürcistan NATO’ya girmeden yapmak zorunda kalacak.”

Çünkü Gürcistan NATO’ya alındıktan sonra Abhazya tanınırsa bu Gürcistan’ın toprak bütünlüğünü saldırı olarak görülecek ve Kuzey Atlantik İttifakı krizin doğrudan tarafı olacak. Hesap, Gürcistan eğer girecekse Abhazya’sız girmesini sağlamak. Böylece Rusya, Abhazya’yı bir tampon bölge olarak kullanabilecek. Bunun için Abhaz-Gürcü sınırı istihkam edilecek. Rusya NATO ile ‘soğuk savaşı’nı kendi sınırında değil dolaylı bir sınırdan idare edecek. Burada Güney Osetya’nın esamisi bile okunmuyor. Hatta güneydeki 80 bin Oset Kuzey Osetya’ya taşınsın, Güney Osetya Gürcistan’ın olsun önerisi Moskova’dan gelirse kimse şaşmasın. 

Elbette bunların hiçbiri olmayabilir. Vakıa şu ki Rusya, bağımsız bir Abhazya’nın bütün Kuzey Kafkasya için bağımsızlık yolunda potansiyel bir tetikleme gücü olmasından korkuyor. Çeçenya meselesi geçmişte kaldı sanmayın. Kafkasya’daki bir kıvılcımın nelere yol açacağını kimse bilemez. Ama kısa vadede 2014 Soçi Kış Olimpiyat Oyunları nedeniyle Rusya, Abhazya’yı olabildiğince yakın planda tutmak zorunda kalacak. Çünkü Soçi gelenleri ağırlamak için yetersiz. Bölge daha fazla yapılaşmayı kaldıramaz. Rusya’nın ambargoyu kaldırmasındaki adımında aslında Kosova bahane. Bunu yapmak zorunda kalacaktı. Abhazya’daki turistik tesislerin Olimpiyat oyunlarına yetişmesi lazım. Rusya’nın Abhazya’yı tanımak ya da tanımamak ikilemi önümüzdeki dönem çok daha can yakıcı hal alacak.

Rusya değil de küresel kamplaşmada Moskova ile aynı kampa düşen ülkeler Abhazya’yı tanıyabilir… Belki Sohum’un buna oynaması gerekir. Ne bileyim mesela Latin Amerika’nın asi çocuğu Venezüella, müttefiki ilk yerli lider Evo Morales’in ülkesi Bolivya, Castro’nun Küba’sı… Rusya’ya yakın Afrika ülkeleri… Rusya isterse Bağımsız Devletler Topluluğu üyeleri… Amerika’ya inat İran… Kuşkusuz bu tanımanın Abhazya’ya pratik faydası da olmalı. O nedenle ‘Abhazya Rusya tanırsa bize yeter’ diyor. Gürcistan dışında tek sınır komşusu Rusya çünkü… Ticareti onunla yapacak, dünyaya oradan açılacak vs…

Peki bir cinlik daha yapalım. Bush yönetimi 11 Eylül  saldırısıyla başlayan yakınlaşmaya rağmen Rusya karşısında tökezliyor. Putin, Çekya ve Polonya’ya Amerikan füzesi yerleştirilmesi planına ‘füzelerimi Avrupa başkentlerine çeviririm’ diyerek posta koydu. Arktik’te fethe çıkıp Kuzey Kutbu’nda paylaşım savaşını kızıştırdı. Soğuk Savaş’ın ruhunu diriltip NATO’nun ‘Ayı’ dediği TU-95 bombardıman uçaklarını yıllar sonra Pasifik’teki Guam adasına kadar uçurup Amerikan güçlerine nanik yaptı… İlk kez Akdeniz’e donanma gönderdi… İran’a karşı Amerikan savaş planlarını boşa çıkardı… ABD’nin Rusya’nın arka bahçesinde yaptığı Balkanlardaki Kadife’den esinlenme Güller ve Turuncu devrimler Gürcistan ve Ukrayna’ya fiyaskodan başka bir şey getirmedi. ABD’nin Rusya ile başı fena dertte… Rusya’ya karşı işleyen bir dış politikadan söz etmek güç. Bu konuda Gogua’nın önerisi var: “Rusya’ya gol atmak için Abhazya’yı önce ABD tanısın. Bu Rus dış politikasının çökmesi demektir.”
Ben de derim ki bu, az önce sıraladığım fiyaskoların ardından rövanş olur. Tabi ki bu Washington’ın Bush döneminde inşa edilen Kafkasya politikasını sil baştan yeniden yazması anlamına gelir. Kısa bir hatırlatma; ABD 2002’den beri ‘Eğit-Donat’ programıyla Gürcistan’a bir ordu kuruyor. Türkiye’nin taşeronluğu ile yeniden açılan Vaziyani üssünü ABD kullanıyor. Irak operasyonunda bile Gürcü üsleri kullanıldı. Afganistan’a giderken bu üsler kullanılıyor. Bakü-Tiflis-Ceyhan Petrol Boru Hattı’na Tiflis bir dirsek çıkıntısıyla eklenerek stratejik halkaya dahil edildi. ABD, bu kadar radikal davranabilir mi?

Soner Gogua, aslında bunun için Gürcistan’ın feda edilmesinin gerekmediğini, Abhazya sorunundan Gürcülerin de kurtulmak istediğini söylüyor. ‘Nasıl yani’ diye sorabilirsiniz, ben de sordum. Mihail Saakaşvili gibi ateşli milliyetçi bir lider, onun kadar deli fişek muhalefet varken Gürcistan kalkıp ‘Abhazya ne halin varsa gör, bağımsız mı kalacaksan kal’ der mi? Gogua “Abhazya onların gelişmesinin önündeki en büyük engel, bunun farkındalar. Abhazya’nın tanınması koparılan gürültüye rağmen işlerine gelir, artık bunun farkındalar” diyor. Gogua bir şeye daha dikkati çekiyor: “Batı Gürcistan’da sistemin işlemediğini, demokrasinin oturmadığını gördü. Abhazya’nın Gürcistan’dan daha sağlam durduğunu fark ettiler. Doğrudan ilişkiler kurulmaya başlandı.” 

Gogua haklı; Saakaşvili’nin yol arkadaşı Zurab Jvanya başbakanlık koltuğunda netameli bir şekilde öldü. ‘Gazdan zehirlendi’  dediler ama kimse inanmadı. Öteki yol arkadaşı Savunma Bakanı Irakli Okruaşvili muhalefet edip parti kurunca ülkeyi terk etmek zorunda kaldı… Güller devriminde destekçisi olup muhalefete geçen milyarder Bedri Patarkatsişvili ‘Beni öldürecekler’ diye diye sürgün yaşadığı Londra’da ‘kalpten’ gitti. Halihazırda muhalefet Tiflis’te ‘demokrasinin tecelli etmesi için’ eylemde. Tabi ki adama sorarlar: Ne iş?

Sözün özü, Abhazya tanınır mı, tanınmaz mı kestirmek güç. Ama size Tibet’ten tiyo; Pekin’de ağustosta oynanacak Olimpiyatlar vesilesiyle kameralar Everest’e dönmüşken yaygarayı bastılar, Çin’i elinde sopa varken dünyaya yakalattılar. Şimdi Atina’dan yola çıkan Olimpiyat ateşinin her durağında bir gürültü koparacaklar. Dalay Lama’nın keşişleri çok mahir! Abhazların da Kosova bahanesiyle seslerini çıkarması hiç de ‘ayıp’ kaçmaz, hele hele ‘gurur kırıcı’ olmaz!..

25.03.2008
[email protected]

Fehim Taştekin