Kafkasya’daki askeri modernizasyon

Rusya’nın Abhazya’nın bağımsızlığını tanıması, Türkiye’nin Kafkaslar bölgesinde yeni jeopolitik oyunlar oynamasına neden olmaktadır.

 

Abhazya oyunu

Abhazya’nın bağımsızlığının Rusya tarafından tanınması, bizce, bölgede hem Gürcistan hem de Rusya için beklenmeyen sonuçlar doğuracak yeni bir politik oyunu başlatmıştır.

            Ağustos 2008’de Gürcü ve Rus askerleri operasyonları, kanlı çatışmaların yer aldığı Güney Osetya’yı değil, gerçekte çatışmaların hiç de merkezinde yer almayan Abhazya’yı hedef almakta idi. 60 bin nüfuslu Güney Osetya halkı çektikleri acılara, ekonomik altyapısızlıklarına, denize çıkışları olmamasına, “likit” yeraltı servetlerinden yoksun olmalarına rağmen, Kafkaslardaki oyun "yol üzerindeki hedef" olmalarına neden oluyor. Oysa gerek Rus-Gürcü, gerek Rus-Amerikan oyunlarında gerçek hedef Abhazya’ydı.

            Eğer Gürcistan Abhazya’yı kendi kontrolüne alabilseydi, Rusya’nın Karadeniz filosunun kaderi önceden belirlenmiş olurdu. Gürcistan’la Ukrayna ’nın NATO’ya aynı tarihte girmeleri (hatırlayalım ki, NATO’ya girme süreçlerinin aslında Aralık 2008’de başlaması gerekiyordu) Rusya’nın Karadeniz filosunu fiilen felç edebilirdi. Novorossiysk’teki askeri deniz üssü, Sivastopol üssünün rolünü üstlenemez. Neticede Moskova yeni bir deniz üssün bulma sorunuyla karşı karşıya gelecekti. Savaş gemilerinin en optimal üslenme yeri Abhazya ve Acaristan’ın başkentleri olan Sohum ve Batum’dur. Bu durumda Rusya için Abhaz milliyetçiliğini güncelleştirmek, Gürcistan’ı kışkırtmak, Abhazya’nın bağımsızlığını ilanını teşvik etmek, böylelikle de Sohum’la Karadeniz filosunun üstlendirilmesini garanti altına almak için askeri işbirliği antlaşması imzalamak önem kazandı. İleriyi göremeyen Gürcistan yönetimi, Güney Osetya’da savaş başlatarak Rus politikacıların tuzağına düştü ve Abhazya’yı "teslim etti". Muhtemelen Saakaşvili ve yandaşları da Rusya’nın Abhaz limanlarına duyduğu ihtiyacı anlayarak Kremlin’i tuzağa düşürmek ve Moskova’nın Karadeniz’deki planlarını bozarak NATO’ya hazır olduklarını göstermek amacıyla saldırmaya karar verdiler (Aralık ayında belki Berlin’de bu hesabı dikkate alınabilirdi…)  Fakat her şey bunun tersine gelişti.

            Rusya’nın Abhazya’nın bağımsızlığını tanıması Sohum için savaşın sona erdiği anlamına gelmiyor. Bizce ABD başta olmak üzere Batılı devletler, Güney Kafkasya’da “Büyük Oyun”u devam ettirmek için halen çok ciddi kozlara sahip. Beyaz Saray’ın Moskova’ya vereceği siyasi cevap ne kadar beklenmedik ve değişik olursa, başarılı olma ihtimali de o kadar yüksek olur. Her durumda, Rusya’nın Abhazya’yı kendi kontrolünde tutabilme şansı ise, tartışılır.

            Şimdilik durum sanıldığı gibi gelişiyor, AB’nin Rusya’ya yönelik kınayıcı söylemleri ve Rusya’nın küçük gaz yaptırımlarını uygulaması gibi (Yamal’daki gaz boru hatlarının “tadilat çalışmaları”). Fakat durum başka bir şekilde de gelişebilir;


“Çalınmış Zafer” senaryosu


        ABD, “Soğuk Savaş” dönemine benzeyen savaşçı retorik konuşmalardan ve Rusya’ya yönelik suçlamalardan sonra, Gürcistan ve Abhazya yetkilileriyle görüşmelerin ardından Moskova’nın peşi sıra Abhazya’nın bağımsızlığını tanıyabilir. Bu gün Amerikalılardan beklenmeyen bu hareket, Güney Kafkaslardaki durumu ABD lehine kökten değiştirebilir. Washington’ın tanımasından sonra, Sohum’a akacak olan Amerikan yatırımları, büyük Batı şirketleri, NGO’lar, masum Abhaz bürokrasini değişik ekonomik projelerle aktif konuma getirerek (insanlara para kazanma fırsatı), ayrıca sadece Rusya ile değil, ABD ile de dost olmak isteyen Abhaz siyasi sınıflarının arasında da kendi lobisini oluşturabilir. Abhaz yönetim sınıfının yetkili temsilcilerinin Amerika’ya gerçekleştirdikleri seyahatler, Abhazya’nın bağımsızlığı için mücadele edenlerin Amerika tarafından müttefik listesine almasını kaçınılmaz kılmaktadır.

         ABD tarafından atılacak böyle bir hamleye Rusya hazır mı? Bence hayır. Doğu Avrupa örneğinin gösterdiği gibi, gelecekle ilgili parasal ve sosyal projelerde kural olarak Rus oyuncular hep zayıf görünüyor. Üstelik Abhazya’nın yüksek bürokrasisi ABD tarafından tanınmaya henüz hazır değil. Örneğin, bugün Sergey Bagapş, Rusya’nın Abhazya’nın bağımsızlığını tanımasından dolayı candan teşekkür etti ve 3 litrelik şarap kadehini Büyük Rusya’nın şerefine kaldırdı. Bunu yaparken kesinikle tüm yüreğiyle yapıyor. Birincisi, Rusya gerçekten Abhazya’nın bağımsız olmasına yardım ettiği için. İkincisi, zaten kadeh kaldıracak ve teşekkür edecek başka kimse yok ki!

          Ama ya yarın böyle biri çıkarsa? Devlet Başkanı Bagapş ne yapacak? Beyaz Saray’dan gelen davetiyeye önem vermeyecek mi? Cumhuriyetinin sınırlarına Amerikan şirketleri ve yatırımlarının girmesine izin vermeyecek mi? ABD’nin tanımasından sonra Batı dünyasına gerçekleştireceği ziyaretlerde, özenli ve misafirperver Batılı gazetecilerden, ona hayranlık ve sempatiyle bakan Amerikan ve Avrupa halklarından, parlamento binalarında yapacağı konuşmalardan ve resmi akşam yemeklerine katılmaktan vazgeçer mi? Her halde Sn. Bagapş, Batı dünyasının çekiciliğine ve gerçek gücüne karşı durabileceğini zannediyordur. Fakat Moskova’daki ciddi siyasetçiler bu kadar emin olamazlar. Bir de, Abhazya’da Bagapş dışında da iktidar peşinde olanlar ve en sonunda elde edilen “bağımsızlıktan” kendi çıkarlarını düşünen politikacılar, memurlar, küçük iş adamları da mevcut. Kremlin’in analistleri neden Abhaz siyasetçilerinin, bürokratlarının ve kuvvet temsilcilerinin sadece Rus parasıyla geçineceklerini düşünüyorlar ki? Bağımsızlık,  kimseye bağlı olmamak,  ya da herkesten bir şeyler almak anlamına gelir.

          Başka bir deyişle, bence,  Abhazya’nın bağımsızlığının ilanı ve ardından Rusya tarafından tanınması, ABD ve tüm Atlantik topluluğu tarafından da tanınmasına neden olabilir. Bazıları Gürcistan bunu asla kabul etmez diyebilirler. Öncelikle parçalanmakta olan Gürcistan artık kimsenin umurunda değil. İkincisi ise Gürcistan buna neden karşı çıksın ki? Amerikalılar (“iyi polis”) Saakaşvili yönetiminin (“kötü polis”) yapamadığını yapacak.

          Eğer ABD Abhazya’da başarılı olursa ABD ve NATO daha önce Sırbistan ve Kosova’ya teklif ettikleri çözümü Sohum’a da sunabilir, yani sınırlar yüzünden neden savaşılsın ki? Hem Sırbistan, hem de Kosova önce iç sınırları olmayan AB’ye kabul edilir, ardında da NATO’ya. Böylece Sırbistan’la Kosova aynı çatı altında yaşar hale gelir. Bu durumda Gürcistan Abhazya’yla neden savaşsın? Politik ve ekonomik alanlarda reformların yapılmasından sonra her ikisi de AB’ye, ardından NATO’ya üye olarak alınabilir. Dolayısıyla sınır ve bağımsızlık sorunları otomatik olarak son bulur. ‘Hayali bir senaryo’ diyebilirsiniz. Ama SSCB’nin ve Sırbistan’ın dağılmaları ya da Kosova, Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlıklarının tanınması da bir zamanlar hayaldi…

Rusya için tuzak

Eğer böyle bir senaryo gerçekleşirse Rusya neredeyse bozguna uğrar ve Kafkaslarda elde ettiği başarılar ise aniden siyasi bir yenilgiye dönüşebilir.

             Öncelikle, Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlıklarını tanıdıktan sonra Moskova, kendi ülke bütünlüğünü savunma hakkını tamamen kaybetti. Rusya’nın Abhazya’yı tanıması, Avrupa siyasi projelerinde de Rusya’nın zayıflamasına yol açtı. Örneğin, Kosova’nın Sırbistan’dan ayrılmasına Rusya’nın karşı çıkması artık hiçe sayılacak, Abhazya ve Güney Osetya’nın bağımsızlıklarını tanıması ise Belgrad’ın Kosova konusundaki çaresiz kavgasında son müttefiklerini de kaybetmesine neden olacaktır. Ruslar, Kosovalılar gibi yaparak Sırpların haklarını savunmaz haline getirdiler.

            İkincisi, Rusya kendi sınırları içerisindeki ayrılıkçı hareketlere karşı kendini zayıflatıyor. Bugün Rusya’da güçlü yarı otokratik bir rejim var, dolayısıyla ayrılıkçı hareketler tehdit oluşturmuyorlar. Fakat kimse bilmiyor ki 3, 5, 10 yıl sonra Rusya’da ne olacak, iktidara hangi güçler gelecekler. Rusya’daki herhangi bir bölgede bu ya da şu şekilde 1990’ların “Çeçenya sorunu” tekrarlanırsa, Rusya artık bu sorunu çözmek için uluslararası topluluğun karşısında kuvvete başvurma konusunda ne ahlaki ne de siyasi haklara sahip olacak. Üstelik Abhazya ve Güney Osetya örneklerine bakarak 1994-2005 yıllar arasında Rusya’nın Çeçenya’ya yönelik izlediği politikanın yeniden gözden geçirilmesi de mümkündür.  Bu kadarla da sınırlı değil…

“Büyük Çerkezistan” Projesi

Üçüncüsü, Rusya’nın desteğiyle Gürcülerden alınan Abhazya’nın bağımsızlığı, Moskova’yı memnun etmeyecek yeni bir jeopolitik projeye dönüşebilir. Hatırlayalım, Türkiye’de, Suriye’de ve Ürdün’de yaşayan ve aynı soydan gelenler, gerek Abhazlar, gerek Kabardeyler, gerek Adıgeler, Rus İmparatorluğunda ve Orta Doğuda daha çok “Çerkesler” olarak biliniyor. Bağımsız bir Abhazya’nın oluşmasından sonra ( Rusya, Abhazya’yı ilhak etmekle suçlanmasın diye yakın tarihte Abhazya’yı kendi sınırlarına katamaz) “Büyük Adıgey” veya “Büyük Çerkezistan” adı altında yeni jeopolitik projeler ortaya çıkabilir. Belli ki, bu projede üstün durumda olan Kremlin değil, Orta Doğu ülkelerindeki ulema sınıfıyla, yetkili ve zengin Çerkes aile mensupları ile Türkiye’deki siyasi yetkiye sahip olan merkezler olacak. Bu arada, Güney Kafkaslarda bağımsız bir “Çerkes” devleti, yani Abhazya Cumhuriyeti’nin yaratılmasına neden olan Rusya’nın, Ağustos 2008’de Güney Kafkaslardaki eylemlerini, NATO üyelerinden farklı olarak, sadece Türkiye’nin kınamadığı dikkat çekiyor. Bize göre, Ankara, Güney Osetya’nın bağımsızlığını tanımadan, Abhazya’nın bağımsızlığını tanıyabilir. Bu durumda, yukarda anlatılan “Çalınmış Zafer” senaryosu bizzat Amerikalıların eliyle değil, onların NATO’daki müttefiki olan Türkiye yardımıyla gerçekleşebilir.

Böylece, Gürcistan’daki son olaylardan sonra (Gürcistan’ın dağılması ve Rusya Federasyonu’nun Abhazya’nın bağımsızlığını tanıması) Türkiye’nin “Adıge-Çerkes” faktörünü kullanarak Kafkaslarda yeni, geniş ve ölçülü bir jeopolitik oyun oynamasına neden olabilir. Bu oyunun sahasına bu gün Rusya’nın parçası olan en az 3 Kuzey Kafkasya cumhuriyetini içine çekmesi kaçınılmaz olarak görünüyor.

Rus gazeteci ve politolog ANDREY SERENKO’nun www.u-f.ru’da yayımlanan yazısını Ajans Kafkas için Soner Gogua Türkçeye çevirdi. 14.10.2008

ANDREY SERENKO