Tartışılan makale: Programsız Sevgi

Abhazya’da Çegemskaya Pravda gazetesinin yayın yönetmeni İnal Haşig’in Devlet Başkanı Sergey Bagapş’ın koruması tarafından tehdit edilmesine neden olduğu iddiası yüzünden merak uyandıran ‘Programsız Sevgi’ başlıklı yazısını Ajans Kafkas okurlarına sunuyor.

Tehdit edilmediğini ama yazısının rahatsızlığa yol açtığını belirten Haşig’ın Birleşik Abhazya partisinin kongresini ele aldığı makalesi şöyle:

Birleşik Abhazya’ partisi program yokluğunu devlet başkanına ve yönetime olan sınırsız sevgisi ile telafi etti. Ama Sergey Bagapş’ın yetkisinin beş yıllığına daha uzatılması için sadece bürokrat sadakati yeter mi? Oldukça büyük bir suçun (İçişleri bakanı birinci yardımcısının öldürülmesi) ertesi günü Birleşik Abhazya kongresinde delegelerin, ülkedeki ağır kriminal durumdan tek kelimeyle bile söz etmeden, forumu milletvekili Vladimir Naçaç tarafından dile getirilen Sergey Bagapş’ın ikinci kez devlet başkanlığına erkenden aday gösterilmesine çevirmesinin sadece körleşmiş nezaket hissiyle açıklanabileceğini sanmam.
Sadece yönetimi koruma arzusu oldukça büyük, halbuki seçimlere daha yeterince vakit varsa da şimdiden Birleşik Abhazya’da buna hazırlanmak gerektiği seziliyor.
İktidar partisinin, üstelik yönetime demokratik seçimlerle gelmiş olan bir partinin devlet başkanlığı seçimlerine kadar kongresinde yapılan çalışmalarla ilgili detaylı bir rapordan başka, ülke içinde ve dışındaki durumla ilgili ciddi bir analize dayalı ileriye yönelik hareket programı sunmaya mecbur gibi görünüyordu. Zira telakki etmek lazım; Abhazya şartlarında seçimler her zaman önceden kestirilemeyen şeylerdir.
Ama analiz yerine, hiçbir tez gerektirmeyen manasız şeyler, uygun olaylar ve hiçbir zaman kesin olmamış rakamlar sunuldu. Örneğin, yeni seçilmiş parti başkanı Daur Tarba gururla bu seneki devlet bütçesi rakamlarından söz ederken, özel kaynaklar hesabından gelmesi planlanan 1,5 milyarı yuvarlayarak ‘yaklaşık 2 milyar’ diye ifade etti. Halbuki 2004 bütçe parametrelerini virgülüne kadar (447,5 milyon ruble olarak) kesin bir şekilde ifade etti. Burada dünya ekonomik krizini henüz kimsenin ortadan kaldıramadığını göz önünde bulundurmadı. Üstelik uzmanların değerlendirmelerine göre kriz 2009’u da kaplayacak ve alınan sorumlulukların sadece iyi dilekler deklarasyonuna dönüşmemesi konusunda hiçbir garanti yok. Bugüne kadar hangi kaynaklardan ciddi ekonomik sıçrayış beklediğimiz de tam olarak belli değil. Tamamen reformun olmadığı, tarım ve endüstri işletmesinin derin bir krizde bulunduğu, yönetimin koridorlarında oluşan dengesiz rüşvetin bulunduğu şartlarda sadece vergi temeline dayalı iyimserlik oldukça cesur bir tahmin. Yeri gelmişken, kongrede hiç kimse, artarak devam eden, örneğin dış ticaret bakiye dengesi gibi son derece dengesiz süreçlerden tek kelimeyle söz etmedi. Burada durum gerçekten çok kötü, ithalat ihracatın sekiz katı büyük. Ve ekonominin olmadığı şartların sonucu gelir getirecek tek likit mal olarak kanuna göre satılamayan toprak kalıyor. Halbuki toprağı hangi kaynağa sahip olduğuna bağlı olmaksızın yönetimden insanlar ve sade vatandaşların sattığı sır değil. Bu aktif ticaretin meyveleri de açıkça görülüyor, sokaklarımızı dolduran limuzinlerin çoğu uzaktan toprağı götürüyor. Süreç şu; alışkanlıklarımızla Kızılderililere, Manhattan’ı bir kasa rom ve göğüs gerdanlığına değiş tokuş edenlere benzeyeceğiz.
Bir başka problem; reel sektörde tek çalışana, ortalama beş kamu çalışanı düşüyor. Bunun yarısından çoğu da bürokraside yer alıyor. Ayağa kalkamayan ekonomi, bu bürokrat sürüsünü nasıl doyursun? Bu konuyla ilgili kongrede yansımalar yoktu.
Şu anda Sergey Bagapş’ın başarılı yönetiminin baş sosyo-ekonomik kozu olarak, yenilenen yollar, okullar, hastaneler ifade ediliyor. Ancak burada da bunların Rusya tarafından ayrılan paralarla yapıldığına açıklık getirilmesi unutuluyor. Yönetimin şu anki hali, tam olarak Sovyet geçmişinde kalması gereken düzencilerin Rönesanssıdır. Bizler kendi kendimize kazanmayı öğrenmeyi düşüneceğimize nasıl alacağımızı düşünmekle meşgulüz. 
Moskova’da para verirlerse okulu inşa ediyoruz, vermezlerse bir sonraki seneye, yani verecekleri zamana erteliyoruz.
Bizim tam ekonomik iflasımızda Rusya maddi yardımı, Abhazya refahının baş kaynağı oluyor. Bağımsızlığımızın tanınmasından sonra, bağımsızlığımız için endişelerin tümüyle Rusya’ya yıkılması gerektiği, bu olayın artık bizi ilgilendirmediği şeklinde her şeye sınırsız bir güven görülüyor. Bu açıdan bizler ellerimizi o kadar yıkadık ki, dostça olsa da yabancı bir devletin tüm güvenlik kurumlarının, istihbarat da dahil olmak üzere, gizlemeden rahatlıkla yiyecek ve giyecek göndermeye hazır oluşunu normal bir olay olarak düşünüyoruz.
Bu arada, büyüyen bağımlılık bizi şu anda İngur GES ile ilgili meydana gelen duruma düşürüyor. Yönetimin, Abhazya’ya elektrik enerjisi veren tek kaynağı üzerinde Rus-Gürcü ortak idaresi oluşturulma planları hakkında haberdar olmadığını söylemesi, durumumuzun zayıflığını gösteren endişe verici bir sinyal. Eğer biz besleme isek, bize para veren kimse neden bizim için karar veremesin? Bu oldukça mantıklı.
Yönetimin dikkatini meydana gelen duruma çekme yönündeki her türlü girişim, kovuculuk ve bu konuda ödenmiş olarak kabul ediliyor.
Daur Tarba raporunda “Birleşik Abhazya bundan sonra da yönetimin pozitif faaliyetlerinde tutarlı bir taraftarı olarak kalacak. Ancak bu, bizim eksiklikleri, problemleri görmeyeceğimiz, sorumluluğu üzerimizden atarak bunların çözümünden uzak duracağımız anlamına gelmiyor. Buna bağlı olarak bir kez daha ülkenin tüm kamu, siyasi ve sivil kurumları ile Abhazya vatandaşlarının kanuni çıkarlarının tatmin edilmesi ve devletinin sağlamlaştırılmasına yönelik yönetime yapıcı eleştiri, istek ve teklifleri sunma konusunda yararlı işbirliğine hazır olduğumuzu teyit ediyoruz. Aynı zamanda biz, fikri birlik temelinde değil de ücretli çalışan, para kazanmaya meyilli ve hayali kariyer yapma prensibine dayalı olarak kurulmuş siyasi parti ve hareketlerle ortak hareket edemeyiz” dedi.
Birleşik Abhazya’nın resmi lideri, yönetimin yapıcı güçlerle diyaloga hazır olduğunu söylüyor, ama bu formüle kimin uyduğuna bakacak olursak, bu ‘yapıcılığı’ sadece yönetimin kendi koridorlarında aramanın mümkün olduğu ortaya çıkıyor. Muhalif Milli Birlik Forumu ve Aruaa sivil örgütü devlete bağlı olmayan medya kompartımanında baştan beri ‘yapıcı olmayan’ idi, daha ılımlı Abhazya Ekonomik Gelişim partisi, ülke yönetimi kendisinde tehlike hissettiği gibi bu listeye taşındı. Bundan dolayı Birleşik Abhazya forumunda konuşanların, halkın birliğinin gerekliliği yönündeki çağrıları oldukça tuhaf. Memur zümresini birleştirmeyi başarman bir iş, halkın diğer kalanında bu birleşme sürecini yaymak başka bir iş. Ama yönetim partisinin kendisi diğer güçlerle herhangi bir diyalogdan kaçınıyorsa bu nasıl yapılabilir?
Şu anki durum 2004 başını hatırlatıyor. O zaman, şu anki yöneticiler gibi önceki yönetim, yanlışlıkla batmaz oluşuna inanarak fazlasıyla kendisine güvenenleri selamladı. Ve o zaman da şu anda olduğu gibi muhalefetin dağınık ve birleşmeye hazır olmadığı düşünüldü. Bunun dışında, o zaman da, şimdi de yönetimin ruhunu Moskova desteği ısıtıyor. Ama eğer unutmayanlar varsa, 2004 seçimlerine yakın, o zamanki muhalefet ana temas noktasını bulabildi; ne olursa olsun yönetimi değiştirmek. Ve bu temelde birleşerek Kremlin’in oylama konusunda göstermeye çalıştığı baskıya rağmen seçimleri kazandılar. Şimdi yeni seçimler öncesinde galiba Moskova, 2004’de yaptığı hatalardan belirli sonuçlar çıkardı ve Bagapş’ın ekibinin ne kadar hoşuna gitmezse de tek adaya yönelik hesap yapar mı şüpheli. Kremlin büyük ihtimalle sessizce istisnasız tüm adayları destekleyecek, prensip olarak tüm yumurtaları aynı sepete koymamak daha rahat. Çünkü gerçekte Abhazya’da Moskova ile önsel ortak bir dil bulamayacak tek bir siyasi oyuncu yoktur.
Diğer taraftan, şu anki yönetime karşı güçlerini birleştirebilecek olan Beslan Butba ve Raul Hacimba şahsındaki iki muhalifin yanı sıra bu görünüşün, devlet başkanlığı seçimlerine yakın şu anda yönetimde olan diğer tanınmış oyuncuların hesabına gelişebileceği her ne kadar korkunçsa da gerçek. Örneğin, şu anki Güvenlik Konseyi Sekreteri Stanislav Lakoba, Bagapş’ın ekibince çoktandır yabancı biri olarak kabul ediliyor. Bununla birlikte o diğer meslektaşlarından farklı olarak, sadece popülerliğini halletmedi, aynı zamanda yeterince bağımsız ve kendi başına yeten siyasi biri olarak kaldı. Koalisyona girebilecek olası diğer bir aday, her ne kadar fantastik gelse de şimdiki Başbakan Aleksandr Ankvab olabilir. Onun da problemleri var, zira şu anki yönetime bağlı kalan seçmenlerin tümü Birleşik Abhazya bayrağı altında toplandı ve tabii ki bu seçmen de tek bir figür için, şu anki Devlet Başkanı Sergey Bagapş için çalışacak, bu durumda da, yönetimin parti sisteminde hakkında iyi düşünceler olmayan politik dayanağı kalmayan Ankvab’ın geleceği tamamıyla sisli kalıyor. Buna bağlı olarak şu anki başbakan tamamıyla Sergey Bagapş’a sürpriz yapabilir ve karşı kampa geçebilir. Yani anti-Bagapş cephesinin kurulma varyantları oldukça çeşitli ve burada yönetimin üzerinde düşünmesi gereken şeyler var. Kendine çok güvenenlerden şu anki devlet başkanının taraftarlarını kendine getirecek bir açı daha var. Abhaz halkı elbette liderlerine saygı duyuyor, ancak onu şu veya bu politikacının var olan başarıları ile hipnotize etmek mümkün değil.
Abhazların günümüz tarihinin en zor döneminde halkının başında duran ilk devlet başkanı Vladislav Ardzınba’nın sınırsız hizmetlerine rağmen, onun otoritesi 2004’de Raul Hacimba şahsında yönetiminin propagandasını yapamadı. Şu anki Sergey Bagapş ekibi de, geçen sene 26 Ağustos’ta meydana gelen durumu hesaba katarak (bir taraftan savaşta kazanmak, diğer taraftan Abhazya’nın Rusya ve Nikaragua tarafından tanınması), Ardzınba ve Bagapş’ı kıyaslamak için ne kadar çalışsa da herkes böyle bir kıyaslamanın suniliğini anlıyor. Eğer Vladislav Ardzınba için halkın güven kredisi sınırlı idiyse, maiyeti her ne kadar şakısa da, rahatlatsa da bu kaynak Sergey Bagapş için daha fazla kısıtlı. Devlet Başkanı Sergey Bagapş’ın düşünmesi gereken şeyler var. Tüm mesele o bunlara hazır mı? ÖZ/FT

Çegemskaya Pravda’da 3 Şubat 2009’da (No 4228) yayımlanan yazıyı Ajans Kafkas için Özlüm Güngör Türkçeye çevirdi.