Khase Başkanı Yağan Ajans Kafkas’a konuştu: Kanokov’un çıkarı için topraktan vazgeçmeyeceğiz

Nalçik/Ajans Kafkas – Kabardey-Balkar’da meraların paylaşımını öngören yasal düzenlemelerle ilgili kördüğüm sürerken Kabardeyler tarihi toprakların ellerinden alınıp Balkarlara verilmesini sineye çekmek niyetinde değil. Bu konudaki mücadelenin bayraktarlığını yapan Adıge sivil örgütü Khase’nin başkanı İbrahim Yağan, Ajans Kafkas’a verdiği röportajında Devlet Başkanı Arsen Kanokov’un Elbrus’un kuzey yamacında planlanmış büyük turistik yatırımlarla ilgili çıkarlarını garanti altına almak için Balkarlara sus payı olarak meraları verdiğini savundu.

Balkar halkıyla etnik bir çatışma beklemediklerinin belirten Yağan, asıl sorunun Kanokov yönetimi olduğunun altını çiziyor. Toprak yasasına karşı kampanya yürütürken fiziki şiddete ve tehditlere maruz kalan Yağan’ın düşünceleri şöyle:

Sayın İbrahim Yağan, Kabardey-Balkar’da siyasi ve etnik gerilimlere yol açan toprak yasasının özü nedir? Bize süreci basitçe anlatabilir misiniz?

Şu anda uğraşmakta olduğumuz etnik problemler, bu iki halkın arasına Stalin zamanında yerleştirilmiştir. 1922’de Kabardey-Balkar Sovyet Sosyalist Cumhuriyeti olarak bu iki halkın birlikte yapılandırılması daha sonra kaçınılmaz olarak bu tip problemleri doğuracaktı.
Rusların Kafkasya’yı işgalinden önce, Çarlık zamanında da ve daha sonra Sovyet Kolhoz sisteminin geçerli olduğu dönemde de ovadaki Adıge köylerinin hepsinin dağlarda yaylaları vardı ve buralarda hayvancılık yapmakta idiler. Ovalık alanlar ekili olduğundan yazın buralarda hayvanları tutmak mümkün değildir. Yaylalar hayvancılık için zorunludur. Yaylalar olmaksızın yapılacak hayvancılık evde tek inek beslemekle sınırlı kalacaktır. Bu meralar olmaksızın köyler büyük çaplı hayvancılık yapamazlar.
Problemler 2003 yılında çıkarılan 131 nolu federal yasanın uygulamasından çıkmaktadır. Bu yasaya göre 2012 yılından itibaren köylere merkezi bütçeden destek verilmeyecek, kendi kaynaklarıyla hareket edeceklerdir. Bu nedenle yasa, merkezi idarenin elinde son derece kısıtlı bir arazinin kalmasını (askeri bölgeler  vs. gibi zorunlu olan) diğer arazilerin tümünün ise kendilerine en yakın yerleşim yerlerine iadesini gerekli görmektedir. Bu yasanın uygulaması Rusya Federasyonu’nun çoğunluğunda problemsizdir. Ancak bizim gibi coğrafik, demografik ve etnik yapının karmaşık olduğu bölgelerde yorum farklarından dolayı problem oluşturmaktadır. Bunlara Sovyet sonrası türeyen oligarşik yönetici grupların çıkarları da eklenince sorun iyice karmaşıklaşmaktadır.
Bu kanun çıktığında beri çıkan ihtilafları gidermek için 50’ye yakın değişiklik yapılmış ancak çıkarlar çatıştığı için  uygulamaya konamamıştır. Örnek olarak Dağıstan’da bu değişiklikler yapılarak ihtilaflar büyük ölçüde giderilmiştir. Kabardey-Balkar Cumhuriyeti’nin topraklarının yaklaşık yüzde 70’i dağlık alanlardan oluşmaktadır. Fakat nüfusun sadece yüzde 5-6’sı buralarda yaşamaktadır. Balkarların dahi sadece yüzde 40’ı buralarda olup gittikçe daha da azalmakta, ovaya yerleşim artmaktadır.
Şimdi bu yasanın uygulamasına göre asırlardır köylerimizin kullandığı meralar Balkar köylerine bağlanmak istenmektedir. Biz de bunu kabul etmiyoruz. Balkarlar durumdan istifade edip bu toprakların kendilerine verilmesini istiyor, biz bu otlakların tarihte olduğu gibi köylere iadesini istiyoruz. İktidar ise Elbrus eteklerindeki turistik potansiyeli yüksek bölümü merkezi idarede bırakıp, otlakların büyük kısmını Balkarlara vererek onları susturmak istiyor.

Kabardey ağırlıklı bir yönetimde Kabardey halkının aleyhine bir yasa çıkarmak gerçekte kimin marifeti? Federal bir baskı söz konusu mu?

Federal baskı olduğunu düşünmüyorum. Federal merkez bizim içeride anlaşabileceğimiz her formülü kabul eder. Burada (Arsen) Kanokov yönetimi Balkarlara kısmi bir sus payı vererek Elbrus’un kuzey yamacında planlanmış olan büyük turistik yatırımlarla ilgili çıkarlarını garanti altına almak istemektedir. Bu planda kaybeden tek kesim Adıgelerdir. Balkarlar istediklerinin büyük kesimini elde ediyor. Kanokov yönetimi büyük turistik yatırımlarla ilgili çıkarlarını koruyor. Adıge köyleri ise tarihi otlaklarını kaybediyor.

Balkar sivil toplum örgütlerinin Balkar köylerine verilen meraların 1943’te yaşanan sürgünde yitirdikleri topraklara karşılık olarak görmelerini ve bununla bir haksızlığın giderildiği görüşünü nasıl değerlendiriyorsunuz? Meralarla Balkarların yitirdikleri topraklar arasında bir bağ kurulabilir mi? Bu konuda Balkar tezlerini nasıl değerlendiriyorsunuz?

Bu topraklar hiçbir zaman Balkarların elinde olmamıştır. Daha önce söylediğimiz gibi Adıge köylerinin kullanageldiği otlaklardır. 1944’deki sürgünleri ve daha sonraki dönüşleri ile hiçbir ilgisi yoktur. Balkarlar sürgün dönüşü daha önce hiç yaşamadıkları ovalık alanlardaki Adıge topraklarına bile yerleştirilmişlerdir. Buna mukabil sürgün öncesi Balkarların yaşadığı yüksek alanlara sonradan kurulmuş tek bir Adıge yerleşim yeri yoktur. Bugün de dağlık alanlardan ovaya sürekli yerleşim vardır. Daha önce değindiğimiz gibi Balkarların sadece yüzde 40 buralarda yaşamakta ve bu oran da gittikçe azalmaktadır. Ancak son yıllarda Balkarların arasında kendileri için yeni tanımlamalar ve yeni tarihler üreten gruplar türemiş. Bunlar kendi kökenlerini 1000 yıl öncesindeki Alanlara bağlamakta, Adıgeleri buraya sonradan gelmiş yağmacılar olarak göstererek kendi uydurdukları masallara halklarını inandırmaya çalışmaktadırlar. Bu gülünç dedikodu ve masalları tartışmak bizim işimiz değildir. Şu an ihtilaf konusu olan yaylalarda asırlardır üretilmiş tüm dünya literatürüne girmiş 4 çeşit Kabardey atını (Sholakhu, Alp, Huara, Shaghdi) bence hiçbir ilgilerinin bulunmadığı Alan masallarına kadar taşıyamayız. 131. yasa bu masallara uygulama alanı sağlayamaz.

Bu yasaya karşı mücadele verirken Adıge sivil örgüt liderlerine saldıran kişileri Kanokov yönetiminin yönlendirdiği konusunda birtakım iddialarınız oldu. Bir kez daha sormak istiyoruz; gerçekte size kimler saldırdı, perde arkasındaki isimleri bulabildiniz mi? Amaçları ne idi? Hala tehdit alıyor musunuz?

Adıge sivil örgütlerine yönelen saldırılar biliyoruz ki Kanokov yönetiminden gelmektedir. Çünkü bizi susturmak isteyen Kanokov’un klan yönetimidir. Ancak bu saldırılarda Kanokov’un sponsorluğundaki spor kulüpleri ve birtakım dinci gençlik grupları kullanılmaktadır. Bizim için bunların kimlikleri ve görüntüleri önemli değildir. Bunları kullanan ve finanse eden Kanokov’un kendisidir.

Kanokov’un toprak yasasına karşı çıkan sivil örgüt liderlerinin kendi çıkarları için gerilim çıkardığı suçlamasına ne diyorsunuz? Gerilimin asıl kaynağı sizce kim? Etnik gerilimi kim istiyor, bu gerilim kimin çıkarına?

Kanokov’un bu sözlerinde birtakım gerçekler vardır. Ben sivil örgütlerde ki diğer arkadaşların şahsi çıkarları nedir bilmiyorum. Ancak ben Kanokov’dan sonra da Adıgelerin ve Adıge köylerinin çıkarlarının zedelenmemiş olarak kalmasını istiyorum. Nasıl ki Elbrus’un Kuzey yamacındaki yatırımlarla ilgili kendisinin şahsi çıkarı var. 20 yıldır bu otlaklarda at yetiştiren biri olarak bu otlakların köyümün yönetimine iade edilmesinde benim de şahsi çıkarım vardır. Demek ki şahsi çıkarlarımız da çelişiyor.

Adıge sivil örgütlerinin toprak yasasına karşı bundan sonraki stratejisi nedir? Yeniden meydana inecek misiniz? Yasal yollarla mücadele konusunda planlarınız var mı? Toprak yasasını geri çevirme şansınız kaldı mı?

Şu ana kadar yaptığımız mücadele tamamen yasal çerçevededir. Eğer yasaları zerrece ihlal etseydik kendimizi Sibirya’da bulurduk. İş toprak meselesi olunca taviz mümkün değildir. Yasal mücadelemizi sürdüreceğiz. Geri adım atmamız söz konusu değildir. Cumhuriyetin Kanokov’u şahsi mülkü haline getirilmesine de karşıyız. Kanokov hızla (Valeri) Kokov’un yolunda ilerlemektedir.  Ancak bilinmelidir ki Kokov da halkına ettiği kötülükler dışında bir şeyi yanında götürememiştir.

Bu tartışmaların ülkeyi iki asli unsuru olan Kabardey ve Balkarlar arasında etnik çatışmaya  götürme riski var mı? Nalçik’teki gerilimli olayların ardından Balkar temsilcilerle hiç temasınız oldu mu?

Tarihte Kabardeylerle Balkarların arasında bir çatışma olmamış şu anda da böyle bir tehlike görmüyoruz. Balkarların temsilcileri ile bu olaylardan önce de görüşüyorduk şu anda da görüşüyoruz. Çıkış yolu arıyoruz. Bence Kanokov’un klan yönetiminin şahsi çıkarları olmasa daha rahat anlaşabilirdik sanıyorum.

Moskova’nın yani federal yetkililerin Kabardey-Balkar’daki gerilim konusunda tutumları tam olarak nedir?

Moskova’nın isteği burada kargaşa olmamasıdır. Burada bizlerin anlaşabileceği her formülü kabul edeceklerdir.

Krizlerden sonra Kanokov ile dolaylı da olsa hiç görüşme ya da uzlaşma yolu bulma konusunda bir girişim oldu mu?

Hayır, herkes eski pozisyonunu korumaktadır.

Son olarak sizce ülke bu krizden nasıl çıkar? Öneriniz nedir?

Asırlardır buralarda oluşmuş dengeleri zedelemeden muhafaza etmek gerekir. Bunun için gerekli olan şey kendi şahsi çıkarları yerine toplumun çıkarını düşünen basiretli bir yönetimdir. (Fehim Taştekin)