Çeçenlerde cenaze geleneği

Çeçenler için oldukça önemli bir gelenek olan cenaze merasimi, taziye Çeçencede “Тезет-Tezet/Tiezet” olarak isimlendirilmektedir.

Kişi öldüğünde imam ya da ölünün yanında bulunanlardan biri ölen kişinin çenesini bağlar, ayağını kıbleye gelecek şekilde çevirir. Ölen kişinin komşuları, akrabaları, komşu köylerden tanıdıklar ve köy sakinleri cenaze evine en kısa zamanda gelirler. Cenaze merasimi baştan sona kadar Çeçen geleneklerinin bütün izlerini taşıyan ritüellerden oluşmaktadır. Cenaze merasimi ya da taziye süresi 3(üç) gündür. Üç gün boyunca cenazenin bulunduğu yöredeki camide ikindi namazı sonrasında merhum-merhume için Kur’an-ı Kerim (ekseriyetle Yasin suresi) okunur. Bu üç günün sonundaki ikindi namazı çıkışında cenaze evine toplu olarak gelinmesi, dualar okunması ile taziye sona erer.

Genel olarak ölen kişi eğer öğleden sonra ölmediyse ölüm gününde gömülmelidir. Cenaze evinde kısa sürede çevredekiler tarafından mevsim şartlarına göre korunaklı bir yapı oluşturulur ve bu yapının altına yaşlıların oturması için banklar, sandalyeler koyulur. Bu oluşturulan alan “Кадам- Başsağlığı” için de kullanılmaktadır. Cenaze evine gelenler ilk olarak buraya uğrar, cenaze sahiplerine ve akrabalarına başsağlığı diler, Kur’an-ı Kerim ve dualar da yine burada okunur.

Cenaze toprağa verilmeden önce şunlar yapılmaktadır: Cenaze sahipleri, vefat eden kişinin hayrına bölgedeki yardıma muhtaç kişiler için “Саг1а Даккхар” denilen “sadaka dağıtma” yaparlar. Gençlerin bir kısmı vefat eden kişinin hayrı için kurban kesip ihtiyaç sahiplerine dağıtırlar. Komşular ve köylüler, cenaze evi sahipleri ve dışarıdan taziyeye gelebilecekler için çeşitli yemekler yapıp getirirler. “Каш даккха” yani mezar kazılması için gençler -genellikle 7(yedi) kişi- mezarlığa gönderilir.

“Каш” yani mezarın hazırlanması da yine belli kurallara bağlıdır. Genel olarak mezar derinliği 1-1,5 metredir. Mezar içine “лахьта” ismi verilen mezar oyuğu açılır. Eski Çeçen geleneklerinde şöyle bir ayrıntı mevcut: Kadınların mezarı kazılırken erkeklere göre biraz daha derin kazılırdı. Bunun sebebi ise oldukça eski bir inanışa dayanmaktadır: Çeçenler, kadınlara gökten bir tehlikenin gelebileceğini düşünmekte ve kadının toprakla olan bağına inanmaktadır. Hatta vefat eden kadının başına da başörtüsü bağlanırdı. Amaç, göklerden gelebilecek bir felakete, tehlikeye karşı kadını korumaktır. Erkek içinse -bu durumun aksine- tehlike dünyadan beklenmektedir. Bu nedenle yerde oturmak, uyumak (toprağa temas ederek) erkek için pek önerilmemiştir. Aynı zamanda kadınların topraktan güç aldığını, toprağın enerjisiyle beslendikleri inancı da vardır. Çeçen efsanelerinde kadın kahramanlarla savaşan rakipleri onun toprakla olan ilişkisini kesmeye çalışır böylece savaşı kazanacağını düşünürdü. Yine bir Çeçen geleneğine göre iki kadın aynı anda vefat etse saçı uzun olanın daha önce gömülmesi gerektiği inancı da vardır.

Ölen kişinin “Дакъа- ölen erkek ya da kadın” yıkanması aynı cinsiyetten kişi ya da kişilerce yapılır. Yıkama esnasında Kur’an ayetleri okunur, özel bir alanda sabunla ölünün bedeni temizlenir, abdest aldırılır. Abdest sonunda ölen kişiye “Марчо” denilen kefenleme işlemi yapılır. Kefen baş, bel ve ayaklardan bir iple bağlanır. Bu işlem de genel olarak ölüyü yıkan kişiye yaptırılır. Ölüyü yıkayan kişiye bütün bu gayretlerinden ötürü havlu, kumaş parçası hediye edildiği de olur. Yıkama işlemi bittikten sonra yıkamada kullanılan malzemeler (sabun, eldiven vs.) yakılır.

Cenaze “Барам” ismi verilen sedyeye konulur. Üstüne halı, kilim gibi kalın örtüler serilir ve evin avlusuna getirilir. Burada bazen “дакъа ламаз” yani cenaze namazı kılınır ve dualar edilir (Cenaze namazı çoğunlukla mezarlıkta kılınır). Allah’tan rahmet istenmesi, kişinin hayatında yaptığı iyi işlerden bahsedilmesi yine burada yapılır. Daha sonra ölenin en yakın erkek akrabaları, yakınları (верасаш) sedyedeki cenazeyi zikirler ve dualar eşliğinde mezarlığa taşırlar. Cenazenin evden çıkışı ardında kadınlar avlu çıkışına kadar cenaze arkasından ve sonra cenaze evinde “Белхар”- ağıt ya da ağlama olarak çevrilebilecek- yaslarına devam ederler. Geçmişte kadınlar ölenler için yas tutmaktaydı. İslamiyet’in Çeçenler arasında yaygınlaşmasıyla yas tutma geleneği oldukça azalmış, giderek kaybolmuştur.

Cenaze “Кешнаш” yani mezarlığa getirildiğinde Каш-Mezar kazılmış;  чурт- mezar taşı, tuğla, tahta ve gerekli hazırlıklar tamamlanmış olur. Cenaze yakın akrabalar ve bu merasimi iyi bilenlerce mezara indirilir, baştan ayağa doğru sırayla Марчо-kefen üzerindeki ipler çözülür ve ölünün vücudu kıbleye çevrilip yüzü toprağa değecek şekilde sabitlenir. (Ölünün konulacağı yer mezar içinde yine ayrı bir oyuk olarak da kazılmıştır.) Bundan sonra tuğla, tahta ve diğer yardımcı araçlarla mezar hızla kapatılıp yine hızla toprakla doldurulur. Bu işler esnasında imam, vaiz Kur’an-ı Kerim’den bazı sureler okur. Çardak’ta cenaze mezara koyulurken mezar içinden birkaç avuç toprak alınır ve bu bazı kişilere verilir. Bu kişiler sureler, dualar okuyup toprağı mezar içindekilere verir ve bu toprak ölünün üstüne serpilir.

Taziye süresince Kur’an-ı Kerim’den ayetler okunmaya, dualar edilmeye, sadaka dağıtılmaya devam edilmektedir. Çardak’ta bu üç günlük sürede kadınlar, ölen kişinin hayrına 1000 Tevhid (Lâ İlâhe İllallah) zikri çekerler. Vefat edenin hayrına kurban kesimi Çardak’ta maddi gücü yetmeyenlerin üzerinde bir yük olmaması düşüncesiyle bir süredir uygulanmamaktadır. Bunun yerine “Саг1а Даккхар” denilen “sadaka dağıtma” yapılmaktadır.

Taziye süresince başsağlığı için cenaze evine gelenler olduğunda orada bulunup oturanlar ayağa kalkar, merhum-merhume için dua edilir. Vefat edene ait elbiseler ve kişisel eşyalar da taziye süresi bitmeden ihtiyaç sahiplerine dağıtılır.

Çeçenya

Bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve Ajans Kafkas'ın editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Diğer Köşe Yazıları