Hal ve temkin ehli bir derviş: Şevcen Abdülkadir Hoca

Önderlik niteliklerine benzer özellikler taşıyan pek çok kişi sivil toplum kurumlarında deneyim kazanmış insanlardır. Bu insanlar kırsal yerleşim yerlerinde yaşamış ve komşuluk ilişkileri seviyesinde çok iyi seviyeye ulaşmış olmalıdır. Aynı şekilde bunlar sivil toplumlarda alt yapı politik eğitime ve mütevazi bir yaşama sahip insanlarımızdır. Sahi bu görünüşte olup gerekli vasıfları üzerinde taşıyan kaç insanımız kaldı? Zaten iki elin parmakları kadar olduğunu düşündüğüm kişilerden bir tanesini de geçen sene bugün kaybettik. Allah rahmet eylesin. Mekanı cennet olsun. Bugün vefatının birinci senesini doldurduğumuz toplumuna hizmet etmiş ve insanlığını kaybetmemiş idealist bir muvahhid olarak toprağa giren Abdülkadir Besler’i rahmetle anıyorum. Eziyete ve sıkıntıya karşı dirençli tavrı ile ün yapmış birisini sizlere hatırlatmak istedim.

11 mayıs anmalarında Pşımaho Kosok ve Mikail Halil’in kabri başında Kur’an-ı Kerim okurken gördüğümüz Abdülkadir hoca tarihe takılı kaldığımız ve içinde bulunduğumuz zamanda kaçırdığımız “edep bahçemizin bahçıvanı” idi. O bahçıvanın gülleri olmayı nasip eden Allah’a şükürler olsun.

Abdülkadir hoca Kafkasya’dan Osmanlı topraklarına, Sivas vilayeti Tokad sancağı Erbaa kazası, İverönü karyesine hicret eden Çerkeslerin Abzeh kabilesinin Şevcen sülalesine mensuptur. Ailesi daha sonradan yine Erbaa’ya bağlı olan bir başka Çerkes köyü Kozlu Nahiyesine taşınmıştır. Ailesi dindarlığı ile bilinen saygıdeğer bir ailedir. Kendisi de ailesinin bıraktığı manevi çizgide yetişmiş ve içinden çıktığı toplumuna hizmet gayesine erken yaşta ulaşmıştır. Çocukluğundan itibaren geliştirdiği Çerkesçesi çok sarihti. Dönüş yaptığı Adıgey bölgesinde bile onun Abzeh kökenli Çerkesçe konuşması hayranlıkla dinlenirmiş. Abdülkadir hoca çocukluk ve gençlik yıllarını geçirdiği Erbaa yöresinde yaşayan Çerkes toplumunun milli bilincini uyandırmak ve hicret ettiği garbi Çerkesya’daki soydaşlarının Akaid, Kur’an-ı Kerim tilaveti, Muamelat, İlmihal ve İbadet gibi alanlardaki dini bilgi ihtiyacını karşılamak amacıyla ömrünü geçirmiştir. Memleketi olan Kozlu köyünde evinin alt katında eski bakkal kokusunun üzerinden kalkmadığı küçük bir odada Çerkesçe dil dersleri vererek köyünün gençlerinin kimlik bilincini filizlendirmiştir. Bunun haricinde Abdülkadir hoca atalarının toprakları olan Adıgey bölgesinde yaşayan soydaşlarına İslamiyetin kimliklerinin bir parçası olduğunu anlatmak misyonuyla, doğuştan sahip olduğumuz sorumluluğu yerine getirmek üzere bir sahabe görevi olan İslam davetçiliği için iki kez anavatanına dönüş yapmıştır. O dönemlerde ezan okuduğu sırada Ruslar bile kapı önüne çıkıp dinlerdi diyerek anlattığı kayıtlara Kafkas Vakfının sosyal medya kanalından ulaşabilirsiniz. “Gül kokulu bir nefese sahip olan Kadir hoca gül bahçesinde müezzin olduğu yıllarda” yüzlerce öğrenci yetiştirmiş yüzlerce insanımızı temiz bir yaşamın içine kavuşturmuştur. Allah senden ve neslinden ebeden razı olsun.

Mümin müminin aynasıdır hadis-i şerifini hepimiz biliriz. Bu sözü bir de Allah’a ve Peygambere iman eden kimse olan mü’min kişisinin Allah’ın isimlerinden El-Mü’min isminin aynası olarak düşününce aklıma Abdülkadir hoca gelir. Mümin (iman eden) Müminin (Allah’ın) aynasıdır vesselam. Bu vesileyle ben inanıyorum ki manevi yönden tasarruf gücü olan insanlar Allah’ın yardımıyla yanındakileri kendine bende eder. Bunu inşa ve ihyası ile yakından ilgilendiğimiz vatanımızın geleceğinde göreceğiz Allahualem.

Abdülkadir hoca anavatanında bulunduğu ve sınır dışı edildiği dönemlerde çok cefalar çekmiştir. Bunlardan ikincisi Adıgey Cumhuriyeti Müftülüğünün daveti ile olmuştur. Ama maalesef bu vazifesi de uzun sürmemiş Rusya’ya giriş yasağı konularak ikinci kez sınır dışı edilmiştir. İşgalcilerin ve kuklalarının duruşundan ve milliliğinden emin olduğum Çerkes vatanseveri, eğitimci ve İslam davetçisi Abdülkadir hoca üzerinde aldıkları bu karar beni bir kez daha gururlandırmıştı. İşgalcilerin onun üzerinde aldığı kararlar ahirette hocaya apolet olarak döneceğine yürekten inanıyorum.

Ayrıca şarki Çerkesya’dan İstanbul’a hicret eden mülteci kardeşlerimizin sosyal ekonomik sorunlarıyla yakından ilgilenirdi ve gerekirse çalmadık kapı bırakmazdı. Evinin kapısı da yüreği Kafkasya için çırpınanlar tarafından çalınırdı. Onun evi adeta var olmayan hür Kafkas devletinin fahri konsolosluğu gibi bir işlev görüyordu

Bu kişilerin emsallerine geçmişte rastlamak mümkündür. Yusuf Suad Neğuç, Hıdzelt İbrahim, Tletseruk Harun, Seyin Time, Tsağo Nuri, Mustafa Butba gibi isimler Abdülkadir Besler’in devam ettirdiği ekolün öncüleridir fakat gelecekte bu kişilere rastlayacağımıza emin değilim. Bu yüzden yazımın başında da bahsettiğim vasıfları üzerinde taşıyan insanlarımızın görüşlerinin yayılmasına ve açıklanmasına yardımcı olmalıyız. Sıkıntı çekme riski alan insanlarımızın cesur, sivil ve milli liderler olarak güçlendirilmesi gerekmektedir. Bu yüzden İslami nitelik ve birikime sahip insanlarımızı siyasi ve sosyal olaylara dahil etmeliyiz diye düşünüyorum.

Abdülkadir hoca Rasulullah’ın (sav) İslam’a davet metodunu kullanarak bu dünyadaki vazifesini tamamlamış ve son hicretini ahirete yaparak bu dünyaya gözlerini kapatmıştır. Hayattayken de bu dünya zevklerine gözlerini kapalı yaşayan Abdülkadir hocamız ömrünün çoğunu Kafkasya tahayyülü içinde yaşamıştır. İslam ve Adigelik davasına yüksek hizmetler eden ve bir sene önce Allah’ın rahmet ve mağfiretine kavuşan Şevcen Abdülkadir Hoca’ya vefatının sene-i devriyesinde Allah’tan rahmet dilerim

Göçtü kervan kaldık dağlar başında sözüne “artık bizim gül bahçemizde yeşil olan hasretin çiçekleridir” sözünü ekleyerek sözlerimi bitiriyorum. Bıraktığı sancağı surda açılan gediğe dikmek için bu manevi mirası ve mücadeleyi Çerkes gençlerinin sürdüreceğine yürekten inanıyorum. Mezarda ölü de var hiç ölmeyecek de. Abdülkadir hoca onlardan sonuncusuydu.

AdıgeyDiaspora

Bu makalede yer alan görüşler yazara aittir ve Ajans Kafkas'ın editöryel politikasını yansıtmayabilir.
Diğer Köşe Yazıları